Tom öğretmeniyle o ses tonuyla konuşmamalıydı.
- Tom ought not to have spoken to his teacher in that tone of voice.
Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.
- I wish I could get back the tone and nimbleness I once had.
Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.
- The sharp tone of his words chilled the atmosphere.
Sinyal sesinde, lütfen mesajınızı kaydedin.
- At the tone, please record your message.
O, eşsiz ses tonunu kullanarak bir konuşma yaptı.
- He made a speech using his unique tone of voice.