Bu bilgisayarın bir Pentium işlemcisi var.
- This computer has a Pentium processor.
İstediğim bir kelime işlemcisidir.
- What I want is a word processor.
Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
- The advancement of modern medicine was a long process.
En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
- Are we subjects or objects in this process?
Tarih, her daim devam eden bir süreçtir.
- History is an ever-ongoing process.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Doğal gıdalardan çok işlenmiş gıdalar yiyoruz.
- We eat more processed food than natural food.
Onu şu anda yapma aşamasındayım.
- I'm in the process of doing that right now.
Bu çok aşamalı bir süreçtir.
- It is a multi-stage process.