an indicator; something used to assess some property

listen to the pronunciation of an indicator; something used to assess some property
İngilizce - Türkçe

an indicator; something used to assess some property teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

measure
ölçmek

Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz. - We want to measure your blood pressure.

Halı almadan önce odayı ölçmek zorunda kalacağız. - We'll have to measure the room before we buy the rug.

measure
{i} önlem

Böylesine önlemler gerekli değildi. - Such measures were not necessary.

Sert zamanlar sert önlemler gerektirir. - Drastic times call for drastic measures.

measure
ölçme birimi
measure
(İnşaat) ölçüt
measure
karşılaştırmak
measure
ölçüm yapmak
measure
ölçüsünde olmak
measure
{f} ölç

Zamanın ölçüsü nedir? - What are the measures of time?

Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz. - We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.

measure
metraj çıkarmak
measure
(isim) ölçü, miktar, ölçüm, ölçek, oran, had, vezin, önlem, tedbir
measure
{i} miktar

Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü. - Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.

measure
angular measure açı ölçüsü
measure
(Askeri) ÖNLEME, TEDBİR, ÖLÇÜ
measure
{f} 1. ölçmek; ölçüsünü almak: Measure the height of that door right now! O kapının yüksekliğini hemen ölç! The tailor is measuring me for a
measure
{f} süzmek
measure
(Tekstil) ölçü: ölçmek
measure
full measure tam ölçü
measure
{i} derece

Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir. - The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.

measure
{i} had
measure
{i} ölçek
İngilizce - İngilizce
measure
an indicator; something used to assess some property