O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
Amerika izleniminiz nedir?
- What is your impression of America?
İzlenimin nedir, doktor?
- What's your impression, doctor?
-O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
- That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
O zamanlar genç ve kolay etkilenendim.
- I was young and impressionable at that time.
Tom Mary'yi epeyce etkiledi.
- Tom made quite an impression on Mary.
Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
Doğruyu söylemediğin kanısındayım.
- I get the impression that you aren't telling the truth.
O zamanlar genç ve hassastım.
- I was young and impressionable at that time.
Genç insanlar çok hassastır.
- Young people are very impressionable.
Onun hakkında izlenimlerin neydi?
- What were your impressions of it?
Çin bana birçok farklı izlenimler verir.
- China gives me many different impressions.
His head made an impression on the pillow.
What is your impression of Beatles' music?.
... from the left such an impression denies ...
... entering once the first decision the first impression or prejudice ...