Onun epey tecrübesi var.
- He has a great deal of experience.
İş tecrübeniz var mı?
- Do you have work experience?
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Böyle başka bir deneyim yaşamak istemiyorum.
- I don't want to go through another experience like that.
Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
- You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
Yaşamımın en değerli deneyimlerinden biriydi.
- It was one of the most rewarding experiences of my life.
Onlar benim geçmiş yaşamım hakkında birçok soru sordular.
- They asked a lot of questions about my past experience.
Tom benzer bir olay yaşadı.
- Tom had a similar experience.
Bu olay beni değiştirdi.
- This experience has changed me.
Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
- Tom has no practical experience.
Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.
- He had various experiences in his life.
Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.
- It was one of the most incredible experiences of my life.
O bilgili ve de deneyimli.
- He has knowledge and experience as well.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
- My heart beats fast each time I see her.
Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.
- I think it's time for me to say goodbye.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
- Now it's time to say good night.
En tecrübeli pilotlar kokpitte binlerce saat mesafe katettiler.
- The most experienced pilots have logged many thousands of hours in the cockpit.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
- According to my experience, it takes one year to master French grammar.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
- I haven't seen anything of him for some time.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
We had a wonderful time at the party.
... Respect local knowledge and local experience. ...
... MR. ROMNEY: My experience is the private sector typically is able to provide a better product ...