Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.
- President Lincoln wrote all five of these documents.
Sami bu dökümanı imzalamak zorunda kalacak.
- Sami will have to sign this document.
Burada ki tek problem, bu dökümanların çevirecek birilerinin olmaması.
- The only problem here is that there isn't anybody to translate these documents.
İstediğin evrakları masana koydum.
- I put the documents you requested on your desk.
Tom evrakı Mary'nin masasına koydu.
- Tom put the document on Mary's desk.
Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu.
- I had no alternative but to document the war crimes.