O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- She had to accept her fate.
Kader benim lehine döndü.
- Fate has turned in my favour.
Acı çekmek insanın kaderidir.
- It is man's destiny to suffer.
Kendi kaderinin kaptanısın.
- You are the master of your own destiny.
Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak?
- What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?
Sonunda iki aile kaderini kabul etti.
- In the end the two families accepted their fate.
Test pilotları sürekli ölüme meydan okuyor.
- Test pilots are constantly tempting fate.
Belki ölüme meydan okumamalısın.
- Maybe you shouldn't tempt fate.