an enthusiastic devotee of sports

listen to the pronunciation of an enthusiastic devotee of sports
İngilizce - Türkçe

an enthusiastic devotee of sports teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fan
hayran

Ben futbol hayranıyım. - I am fan of football.

Tatoeba'nın bir hayranıyım. - I'm a fan of Tatoeba.

fan
vantilatör

Vantilatör pervanelerinin üzerinde bir ton toz var. - There's a ton of dust on top of the fan blades.

Tom vantilatörü çalıştırdı. - Tom turned on the fan.

fan
yelpazelemek
fan
yelletke
fan
(out ile) yayılmak
fan
havalandır
fan
{i} yelpaze

Bir dergiyle kendimi yelpazelendiriyorum. - I am fanning myself with a magazine.

O kadının bir yelpazesi var çünkü hava sıcak. - That lady has a fan because it is hot.

fan
{i} fan
fan
{f} tahıl savurmak
fan
vuruş olmadığı için oyunu kaybetmek
fan
i., k.dili. hayran: She's one of your fans. Hayranlarınızdandır. baseball fan beysbol meraklısı
fan
{i} yelpaze biçimindeki herhangi bir şey
fan
(fiil) yelpazelenmek, havalandırmak, hava vermek, körüklemek, tahrik etmek, alevlendirmek, tahıl savurmak, yelpaze şeklinde açılmak, yayılmak, esmek
fan
{i} tahıl savurma makinesi
fan
{f} yelpazelenmek
fan
{f} esmek
fan
{i} körük

Rüzgar alevleri körükledi. - The wind fanned the flames.

Rüzgarla körüklendiği için, alevler her yöne yayıldı. - Fanned by the strong wind, the flames spread in all directions.

fan
fanthe flames kışkırtmak
fan
(Tekstil) 1. yelpaze 2. fan kanatları 3. fan pervanesi
İngilizce - İngilizce
fan
sports fan
an enthusiastic devotee of sports

    Heceleme

    an en·thu·si·as·tic dev·o·tee of sports

    Türkçe nasıl söylenir

    ın înthuziästîk devıti ıv spôrts

    Telaffuz

    /ən ənˌᴛʜo͞ozēˈastək ˌdevəˈtē əv ˈspôrts/ /ən ɪnˌθuːziːˈæstɪk ˌdɛvəˈtiː əv ˈspɔːrts/