an english customary unit of distance measuring approximately five feet

listen to the pronunciation of an english customary unit of distance measuring approximately five feet
İngilizce - Türkçe

an english customary unit of distance measuring approximately five feet teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pace
{i} (yürürken atılan) adım
pace
yürürken atılan adım
pace
adim atmak
pace
arşınlamak
pace
adımlamak
pace
koşu ya da yürüyüş hızını belirlemek
pace
bir a dımda katedilen mesafe
pace
{i} uygun adım yürüyüş
pace
{f} adımla

Karanlık olmaya başladığında, ben adımlarımı hızlandırdım. - When it started to get dark, I quickened my pace.

pace
set the için pace yarış veya yürüyüşte sürati tayin etmek
pace
put one through his paces bir kimsenin kabiliyetini denemek
pace
{f} düzene sokmak
pace
(Askeri) (GROUND FORCES) YÜRÜYÜŞ HIZI (KARA KUVVETLERİ): Kara Kuvvetlerinde, önceden belirtilmiş ortalama yürüyüş hızını düzenleyen bir kol veya unsurun hızı
pace
{f} hızını ayarlamak
pace
yürüyüş sürati
pace
{f} bir

Bu hoş bir değişiklik. - This is a nice change of pace.

Benim bir kalp pilim var. - I've got a pacemaker.

pace
(fiil) adımlamak, yürümek, volta atmak, düzene sokmak, hızını ayarlamak, rahvan gitmek
pace
{i} hız

Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir. - I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.

Lütfen çok hızlı yürüme. Sana ayak uyduramıyorum. - Please don't walk so fast. I can't keep pace with you.

pace
(isim) adım, yürüyüş, uygun adım yürüyüş, hız
pace
hatve
İngilizce - İngilizce
pace
an english customary unit of distance measuring approximately five feet

    Heceleme

    an Eng·lish cus·tom·a·ry Unit of dis·tance meas·ur·ing ap·prox·i·mate·ly five feet

    Türkçe nasıl söylenir

    ın înglîş kʌstımeri yunıt ıv dîstıns mejırîng ıpräksımıtli fayv fit

    Telaffuz

    /ən ˈəɴɢləsʜ ˈkəstəˌmerē ˈyo͞onət əv ˈdəstəns ˈmeᴢʜərəɴɢ əˈpräksəmətlē ˈfīv ˈfēt/ /ən ˈɪŋlɪʃ ˈkʌstəˌmɛriː ˈjuːnət əv ˈdɪstəns ˈmɛʒɜrɪŋ əˈprɑːksəmətliː ˈfaɪv ˈfiːt/