O, yükümlülüklerini yerine getirmedi.
- He didn't fulfill his obligations.
Artık yükümlülüklerimi yerine getiremiyorum.
- I can no longer fulfill my obligations.
Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.
- If one has the right to live, then one should also have the right to die. If not, then living is not a right, but an obligation.
Bu bilgiyi paylaşmak için herhangi bir zorunluluk altında değilsin.
- You are under no obligation whatsoever to share this information.