Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır.
- Traffic lights are used to direct traffic.
Sami bir film yönetmek istiyordu.
- Sami wanted to direct a film.
Tom'a direkt bir emir verdim ama umursamadı.
- I gave Tom a direct order, but he ignored it.
Tom Boston'a direkt uçuş aldı.
- Tom took a direct flight to Boston.
Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var.
- Tom has a poor sense of direction.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.
- You should never look directly at the Sun with the naked eye.
O, bu konuda açıktır.
- He is very direct about it.
Umarım yol tariflerim açıktı.
- I hope my directions were clear.