Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.
- The speech made by the president yesterday delighted his supporters.
Taraftarları korkuyorlardı.
- His supporters were afraid.
Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler.
- Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.
Radyonun büyük bir destekçisi değilim.
- I'm not a big supporter of the radio.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler.
- Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.