Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.
- Tom says he has actually seen a ghost.
Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
- Tom found that he actually liked working for Mary.
Tom'un söylediği gerçekten doğru.
- What Tom said is actually true.
Seninle benim aramdaki fark benim aslında doğru olanı yapmaya çalışmakla ilgileniyorum olmam.
- The difference between you and me is that I'm actually interested in trying to do what is right.
O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır.
- She looks young, but she's actually older than you are.
Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum, ama aslında o Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için.
- I'm saying For the sake of Earth's environment, but actually it's For the sake of the people living on Earth.
Bravo Six Actual, Snakebite leader (The person with the callsign Snakebite leader requests to speak to the commander of company Bravo and not the radio operator.).