O, oğlunu varlıklı bir adam yaptı.
- He made his son a wealthy man.
O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.
- He looks wealthy, but actually he's not.
Zenginlik ve şöhret umurumda değil.
- I don't care for wealth and fame.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
- The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
Bütün servetini kaybetti.
- He lost all his riches.
Brezilya çok zengindir; onun zenginliği çok büyüktür; kahve onun en büyük zenginliklerinden biridir.
- Brazil is very rich; its richness is immense; coffee is one of its greatest riches.
Tom zenginlik ve şöhret istiyor.
- Tom wants riches and fame.