Fatura tutarı 5000 yendir.
- The bill amounts to five thousand yen.
Çin'de doğrudan yabancı yatırımlar geçen yıl 3 milyar dolar tutarındaydı.
- Foreign direct investments in China amounted to $3 billion last year.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Mantarlar önemli miktarda mineral içerirler.
- Mushrooms contain significant amounts of minerals.
Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.
- The amount of money we collected was insignificant.
Öneriniz emir değerindedir.
- Your suggestion amounts to an order.
Hesabın toplam tutarı nedir?
- What's the total amount of the bill?
Toplam 100 dolara ulaştı.
- The total amounted to 100 dollars.
Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.
- His debts amount to $2,000.
Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek su zehirlenmesi ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.
- Drinking excessive and extreme amounts of water can result in water intoxication, a potentially fatal condition.
Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
- I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
Fatura ne kadar tutuyor?
- What does the bill amount to?
Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.
- The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption.
Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.
- His debts amount to $2,000.
Onun borçları 100,000 yene ulaştı.
- His debts amount to 100,000 yen.
Bay Johnson dikkatsiz yönetimi nedeniyle kaybedilen para miktarı hakkında endişe ediyordu.
- Mr Johnson was concerned about the amount of money that was being lost because of careless management.
Yol taşıdığı trafik miktarı için yetersizdir.
- The road is inadequate for the amount of traffic which it carries.
Onun borçları 2,000 dolara varmaktadır.
- His debts amount to $2,000.
Bir ressamın kalitesi taşıdığı geçmiş miktarına bağlıdır.
- The quality of a painter depends on the amount of past he carries with him.
Doktor Tom'a yediği kırmızı et miktarını azaltmasını söyledi.
- The doctor told Tom to lower the amount of red meat that he ate.
Çok küçük miktarda kütle çok miktarda enerjiye dönüştürülebilir ve bunun tersi de mümkündür.
- Very small amounts of mass may be converted into a very large amount of energy and vice versa.
Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir.
- A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Erkekler ve kadınlar bir gecede büyük miktarlarda para yaptı.
- Men and women made huge amounts of money overnight.
It amounts to three dollars and change.
The dogs need different amounts of food.
He was a pretty good student, but never amounted to much professionally.
... They had to find a way to increase the amount of food ...
... illustrative, where you see that this amount of videos at ...