Sizin şefkatiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Your compassion never ceases to amaze me.
Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.
- Tom never ceases to amaze me.
Onun ani istifası beni şaşırttı.
- I was amazed at his abrupt resignation.
Onun hafızası beni şaşırtıyor.
- His memory amazes me.
Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma!
- I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!
Tom şaşkınlık içinde izledi.
- Tom watched in amazement.
Shattuck looked at him in amaze.