Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Arkadaşım bir vejetaryen olmasına rağmen, çorbada biraz et olduğunu ona söylemedim.
- Even though my friend was a vegetarian, I didn't tell him that the soup had some meat in it.
O, yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
- She kept working even though she was tired.
Şu anda kendine ait bir piyanosu olmasa bile Tom hâlâ piyano çalabiliyor.
- Tom can still play the piano even though he doesn't own one now.
Bunu sevmesen bile, yemelisin.
- Even though you don't like this, you must eat it.
Tom takımda olsa bile, o sadece yedek kulübesinde bekler.
- Even though Tom is on the team, he's just a bench warmer.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
She left him, even though she still loved him.