İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.
- In addition to English, he speaks German.
Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.
- In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.
Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.
- Tom hid the gun in the cookie jar on top of the refrigerator.
Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor.
- Two children are sitting on top of the fence.
Ne zaman bir dağın tepesinde olsam kendimi minnettar hissediyorum.
- Whenever I'm on top of a mountain, I feel grateful.
Aziz Benedict ilk manastırı Monte Cassino'nun tepesinde kurdu.
- St. Benedict established his first monastery on top of Monte Cassino.
Ek olarak beş dolar ödedim.
- I paid five dollars in addition.
İngilizceye ek olarak Fransızca eğitimi de alıyorum.
- I study French in addition to English.
Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı.
- In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.
İlaveten 5 dolar ödemek zorunda kaldım.
- I had to pay 5 dollars in addition.
Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi.
- In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.
Düzenli testler almaya ek olarak, bizim uzun bir deneme teslim etmemiz gerekiyor.
- In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.
. . and on top of all that, I got a puncture!.