Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- I visited many parts of England.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
- I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
- This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
- The day came at last when he had to part from her.