Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
- Tom can drive almost any kind of vehicle.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Onun sorunlarını az çok anlıyor.
- He understands her problems more or less.
Tom operasyondan sonra az çok normal bir hayat yaşayabildi.
- Tom was able to live a more or less normal life after the operation.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- Tom almost got hit by a car.
Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum.
- I almost believed what Tom said.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Az ya da çok sorunlarını anlıyor.
- He understands more or less his problems.
Bu az ya da çok şu anda söyleyebileceğim şey.
- That's more or less all I can say at the moment.
Hemen hemen herkes geldi.
- Just about everyone came.
Tom hemen hemen her gün masa tenisi oynar.
- Tom plays table tennis just about every day.
Tom fıstığın haricinde neredeyse her şeyi yiyebiliyor.
- Tom can eat just about anything but peanuts.
Bu oda neredeyse yeterince büyük.
- This room is just about big enough.
Yaklaşık olarak bu işi bitirdik.
- We're just about finished with this job.
Tüm paranla, yaklaşık olarak istediğin her şeyi alabilmen gerekir.
- With all your money, you should be able to buy just about anything you want.
Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin.
- Tom is rich enough to buy just about anything he wants.
Sanırım aşağı yukarı istediğim bilgisayarı alacak kadar param var.
- I think I have just about enough money to buy the computer that I want.
I've more or less guaranteed myself a top mark in my final exams.
The job is just about finished.
- The job is almost finished.
I think we've bought just about everything we need.
- I think we've bought almost everything we need.
In all the submissions, they found four papers that were clearly worth publishing and another dozen almosts.
... And the car literally almost tipped over. ...
... And this is very good, because it looks almost exactly like ...