O yalnız yürümeyi sever.
- She likes walking alone.
Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- The old man lives alone.
Tom bu işi yalnız başına yapabilir.
- Tom can do this work alone.
O yalnız başına kahvaltı yaptı.
- He had breakfast all alone.
Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
- If I go, you'll be all alone.
Bunu kendi başınıza yapabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- Do you think you can do that on your own?
Bu sorunu kendi başınıza çözün.
- Solve this problem on your own.
Lütfen sadece beni yalnız bırakın. Düşünmek istiyorum.
- Please just leave me alone. I want to think.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
- They said they only wanted to be left alone.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
O tek başına yürümeyi sever.
- She likes to walk alone.