İki günde bir o onu aradı.
- She called him every other day.
Araba iki günde bir cilalanır.
- The car is waxed every other day.
O, gün aşırı bizi ziyaret eder.
- She visits us every other day.
Mary, öğle yemeği için gün aşırı o restorana gider.
- Mary goes to that restaurant for lunch every other day.