(Kuran) Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda da peygamberi bulunurken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'ın Kitab'ına sarılırsa şüphesiz doğru yola erişir. *
(Kuran) Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalblerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar
(Kuran) Bunların tutumu, Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin tutumu gibi ki, ayetlerimizi yalanladılar da Allah onları günahlarından dolayı yok etti. Allah'ın cezalandırması şiddetlidir
(Kuran) Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. Kitap ehli inanmış olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu; içlerinde inananlar olmakla beraber, çoğu yoldan çıkmıştır
(Kuran) Nerede bulunsalar Allah'ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Allah'tan bir gazaba uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendir. Bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandır
(Kuran) İnkar eden kimselerin malları ve çocukları, Allah'tan yana, onlara bir fayda vermeyecektir. İşte onlar cehennemliklerdir, onlar orada temellidirler
(Kuran) Bu dünya hayatında sarfettiklerinin durumu, kendilerine zulmeden kimselerin ekinlerine isabetle kavurup mahveden soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zülmetmedi, onlar kendilerine yazık ettiler
(Kuran) Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır, kablerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, şüphesiz size ayetleri açıkladık
(Kuran) İşte siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve Kitabların bütününe inanan kimselersiniz. Size rasladıkları zaman: "İnandık"derler, yalnız kaldıklarında da, size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden çatlayın". Allah kalblerde olanı bilir
(Kuran) Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Allah işlediklerinin hepsini ilmiyle kuşatmıştır. *
(Kuran) Karşı karşıya gelen iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır; biri Allah yolunda savaşanlardır, diğeri, inkarcılardır ki, bunlar karşı tarafı gözleriyle kendilerinin iki misli görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Bunda görebilenler için ibret vardır
(Kuran) Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar, yaptıklarında bile bile direnmezler
(Kuran) Onların hareketlerinin karşılığı Rablerinden bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlerdir. İyi davrananların ne güzel ecri vardır!
(Kuran) Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır
(Kuran) Eğer siz (Uhud'da) bir yara almışsanız, (size düşman olan) o topluluk da (Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. Böylece biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması ve içinizden şahitler edinmesi için, bu günleri bazan lehe, bazan da aleyhe döndürüp duruyoruz. Allah, zulmedenleri sevmez
(Kuran) Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir
(Kuran) Hiçbir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez; o, belli bir vakte bağlanmıştır. Kim dünya nimetini isterse ona ondan veririz; ve kim ahiret nimetini isterse ona ondan veririz. Şükredenlerin mükafatını vereceğiz
(Kuran) Nice peygamberlerin yanında Rabbe kul olmuş pek çok kimse savaşmıştır. Allah yolunda başlarına gelenlerden ötürü gevşememişler, yılmamışlar ve boyun eğmemişlerdi. Allah, sabredenleri sever
(Kuran) Dedikleri ancak şu idi: "Rabbimiz! Günahlarımızı, işimizdeki aşırılıklarımızı bize bağışla, sebatımızı arttır, inkarcı topluluğa karşı bize yardım et"
(Kuran) Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, Rab'lerinin katında, altlarından ırmaklar akan ve orada temelli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah kullarını hakkıyle görücüdür
(Kuran) Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koşmalarından ötürü, inkar edenlerin kalbine korku salacağız. Onların varacağı yer cehennemdir. Zalimlerin durağı ne kötüdür!
(Kuran) And olsun ki, Allah, size verdiği sözde durdu. Onun izniyle kafirleri kırıp biçiyordunuz, ama Allah size arzuladığınız zaferi gösterdikten sonra gevşeyip bu hususta çekiştiniz ve isyan ettiniz; sizden kimi dünyayı, kimi ahireti istiyordu; derken denemek için Allah sizi geri çevirip bozguna uğrattı. And olsun ki O, sizi bağışladı. Allah'ın inananlara nimeti boldur
(Kuran) Kederden sonra, bir takımınızı kendinden geçirecek şekilde size huzur ve emniyet indirdi; oysa bir takımınız da kendi derdlerine düşmüşlerdi. Haksız yere Allah hakkında, cahiliye devrinde olduğu gibi inanıyorlar. "Bu işte bizim bir fikrimiz var mı?" diyorlardı; De ki: "Buyruğun hepsi Allah'ındır". Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. "Bu işte bizim fikrimiz alınsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız, haklarında ölüm yazılı olan kimseler, yine de devrilecekleri yere varırlardı". Bu, Allah'ın içinde olanı denemesi, kalblerinizde olanı arıtması içindir. Allah gönüllerde olanı bilir
(Kuran) İki topluluğun karşılaştığı gün, içinden yüz çevirenlerin, yaptıklarının bir kısmından ötürü şeytan ayaklarını kaydırıp yoldan çıkarmak istemişti. Allah, and olsun ki, onları affetti. Allah bağışlayandır. Halim'dir. *
(Kuran) Ey İnananlar! Yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri hakkında: "Onlar yanımızda olsalardı ölmezler ve öldürülmezlerdi" diyen inkarcılar gibi olmayın ki, Allah bunu onların kalblerinde bir hasret olarak bıraksın. Dirilten de öldüren de Allah'tır. Allah işlediklerinizi görür
(Kuran) Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever
(Kuran) Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur; eğer sizi yardımsız bırakıverirse, O'ndan başka size yardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah'a güvensinler
(Kuran) Hiçbir peygambere ganimete ve millet malına hiyanet yaraşmaz; haksızlık kim yaparsa, kıyamet günü yaptığı ile gelir, sonra, haksızlık yapılmaksızın herkese kazanmış olduğu ödenir
(Kuran) And olsun ki Allah, inananlara, ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitab ve hikmeti öğreten, kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur. Halbuki onlar, önceleri apaçık sapıklıkta idiler
(Kuran) Başkalarını iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca mı: "Bu nereden?" dersiniz? De ki: "O, kendi tarafınızdandır". Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir
(Kuran) İnsanlar onlara: " Düşmanınız olan insanlar size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun" dediler. Bu, onların imanını artırdı da: "Allah bize yeter. O ne güzel Vekil'dir" dediler
(Kuran) Bu yüzden kendilerine bir fenalık dokunmadan, Allah'tan nimet ve bollukla geri döndüler; Allah'ın rızasına uydular. Allah büyük, bol nimet sahibidir
(Kuran) Küfürde yarışanlar seni üzmesin; şüphesiz onlar Allah' a bir zarar veremezler. Allah ahirette onlara bir pay vermemek istiyor; onlara büyük azab vardır
(Kuran) İmanı inkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Küçültücü azab onlaradır
(Kuran) Allah inananları sizin durumunuzda bırakacak değildir, temizi pisten ayıracaktır. Allah size gaybı bildirecek değildir; fakat Allah peygamberlerinden dilediğini seçip, ona gaybı bildirir. Artık Allah'a ve peygamberlerine inanın; inanır ve sakınırsanız size büyük ecir vardır
(Kuran) Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahibleri, O'ndan başka tanrı olmadığına şahidlik etmişlerdir. O'ndan başka tanrı yoktur, O güçlüdür, Hakim'dir
(Kuran) Allah'ın bol nimetinden verdiklerinde cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilakis bu onların kötülüğünedir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah işlediklerinizden haberdardır. *
(Kuran) And olsun ki, Allah: "Allah fakir; biz zenginiz" diyenlerin sözünü işitmiştir. Dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürdüklerini elbette yazacağız, "Yakıcı azabı tadın" diyeceğiz
(Kuran) Doğrusu, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamak üzere Allah bize ahid verdi" diyenlere sen, de ki: "Benden önce peygamberler size belgeler ve dediğiniz şeyi getirdi. Doğru sözlü iseniz niçin onları öldürdünüz?
(Kuran) Her insan ölümü tadacaktır. Kıyamet günü, ecirleriniz size mutlaka ödenecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kimse artık kurtulmuştur. Dünya hayatı, zaten, sadece aldatıcı bir geçinmeden ibarettir
(Kuran) And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız; hiç şüphesiz, sizden önce Kitab verilenlerden ve Allah' eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinde sebat edilecek işlerdendir
(Kuran) Allah, Kitab verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz, diye ahid almıştı. Onlar ise, onu arkalarına atıp az bir değere değiştiler. Alış verişleri ne kötüdür!
(Kuran) Allah katında din, şüphesiz İslamiyettir. Ancak, Kitab verilenler, kendilerine ilim geldikten, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür
(Kuran) Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru" , derler
(Kuran) Rabbimiz! Doğrusu biz Rabbinize inanın diye inanmaya çağıran bir çağırıcıyı işittik de iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bize bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyelerle beraber al
(Kuran) Rableri dualarını kabul etti: "Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadın olsun, iş yapanını işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. And olsun ki, Allah katından bir nimet olarak, onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah katındadır"
(Kuran) Fakat Rablerinden sakınanlara, Allah katından konukluklar bulunan, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetler vardır. Allah katındaki şeyler, iyi olanlar için daha hayırlıdır
(Kuran) Kitab ehlinden Allah'a huşu duyarak inanıp, Allah'ın ayetlerini az bir değere değişmeyenler vardır. İşte onların ecirleri Rablerinin katındadır. Şüphesiz Allah'ın hesabı çabuktur
(Kuran) Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim," de. Kendilerine Kitab verilenlere ve kitabsızlara: "Siz de İslam oldunuz mu?" de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.*
(Kuran) Ey İnananlar! Sabredin, düşmanlarınızdan daha sabırlı olun, cihada hazır bulunun, Allah'a karşı gelmekten sakının ki başarıya erişebilesiniz. *
(Kuran) Kendilerine Kitabdan bir pay verilenleri, görmedin mi? Onlar aralarında hüküm vermek için Allah'ın Kitabına çağırılmışlar sonra onlardan bir takımı dönmüşlerdir. Onlar temelli yüz çevirenlerdir
(Kuran) Mülkün sahibi olan Allah'ım! Mülkü dilediğine verirsin; dilediğinden çekip alırsın; dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; iyilik elindedir. Doğrusu Sen, her şeye Kadir'sin
(Kuran) Müminler, müminleri bırakıp kafirleri dost edinmesinler; kim böyle yaparsa Allah katında bir değeri yoktur, ancak, onlardan sakınmanız hali müstesnadır. Allah sizi Kendisiyle korkutur, dönüş Allah'adır
(Kuran) Her kişinin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü, ki kendisiyle o kötülük arasında uzun bir mesafe olmasını diler, hazır bulacağı günü bir düşünün. Kullarına karşı şefkatli olan Allah size kendinden korkmanızı emreder. *
(Kuran) İmran'ın karısı: "Ya Rabbi! Karnımda olanı, sadece sana hizmet etmek üzere adadım, benden kabul buyur, doğrusu işiten ve bilen ancak Sensin" demişti
(Kuran) Onu doğurduğunda, Allah onun ne doğurduğunu bilirken "Ya Rabbi! Kız doğurdum. Erkek, kız gibi değildir, ben ona Meryem adını verdim, ben onu da soyunu da, kovulmuş şeytandan Sana sığındırırım", dedi
(Kuran) Rabbi onu güzel bir kabulle karşıladı, güzel bir bitki gibi yetiştirdi; onu Zekeriya'nın himayesine bıraktı. Zekeriya mabedde onun yanına her girişinde, yanında bir yiyecek bulurdu. "Ey Meryem! Bu sana nereden geldi?" demiş, o da: Bu, Allah'ın katındandır" cevabını vermişti. Doğrusu Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır
(Kuran) Mabedde namaz kılarken melekler ona seslendiler: "Allah sana Allah'ın emriyle (vücud bulan İsa'yı) tasdik eden, efendi, iffetli, iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler"
(Kuran) Ya Rabbi! Bana bir alamet ver" dedi, "Alametin, üç gün, işaretle anlaşma dışında insanlarla konuşmamandır; Rabbini çok an, akşam sabah hamd et dedi. *
(Kuran) Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın
(Kuran) Melekler demişti ki: "Ey Meryem! Allah sana, Kendinden bir sözü, adı Meryem oğlu İsa olan Mesihi, dünya ve ahirette şerefli ve Allah'a yakın kılınanlardan olarak müjdeler"
(Kuran) Meryem: "Rabbim! Bana bir insan dokunmamışken nasıl çocuğum olabilir?" demişti. Melekler şöyle dediler: "Allah dilediğini böylece yaratır. Bir işin olmasını dilerse ona ol der ve olur"
(Kuran) İsa onların inkarlarını hissedince: "Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir?" dedi. Havariler şöyle dediler: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a inandık, O'na teslim olduğumuza şahid ol"
(Kuran) Sana ilim geldikten sonra, bu hususta seninle kim tartışacak olursa, de ki: " Gelin, oğullarımızı, oğullarınızı, kadınlarımızı, kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra lanetleşelim de, Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim"
(Kuran) De ki: "Ey Kitab ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, O'na bir şeyi eş koşmamak, Allah'a bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin". Eğer yüz çevirirlerse: "Bizim müslüman olduğumuza şahid olun" deyin
(Kuran) Siz, hadi bilginiz olan şey üzerinde tartışanlarsınız. Ama bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışırsınız. Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz
(Kuran) Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onda Kitab'ın temeli olan kesin anlamlı ayetler vardır, diğerleri de çeşitli anlamlıdırlar. Kalblerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine göre yorumlamak için onların çeşitli anlamlı olanlarına uyarlar. Oysa onların yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: "Ona inandık, hepsi Rabbimiz'in katındandır" derler. Bunu ancak akıl sahipleri düşünebilirler
(Kuran) Kitab ehli arasında kantarla emanet bıraksan onu sana ödeyen ve bir lira emanet etsen, tepesine dikilmedikçe onu sana ödemeyen vardır. Bu, onların: "Kitabsızlara karşı üzerimize bir sorumluluk yoktur" demelerindendir. Onlar bile bile Allah'a karşı yalan söylemektedirler
(Kuran) Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere değişenlerin, işte onların, ahirette bir payları yoktur. Allah onlara kıyamet günü hitab etmeyecek, onlara bakmayacak, onları temize çıkarmayacaktır. Elem verici azab onlar içindir
(Kuran) Onlardan bir takımı, Kitapta olmadığı halde Kitabdan zannedesiniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: "Allah katındandır" derler, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler
(Kuran) Allah'ın kendisine Kitab'ı hükmü, peygamberliği verdiği insanoğluna: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" demek yaraşmaz, fakat: "Kitabı öğrettiğinize, okuduğunuza göre Rabb'e kul olun" demek yaraşır
(Kuran) Allah peygamberlerden ahid almıştı: "And olsun ki size Kitab, hikmet verdim; sizde olanı tasdik eden bir peygamber gelecek, ona mutlaka inanacaksınız ve ona mutlaka yardım edeceksiniz, inkar edip bu ahdi kabul ettiniz mi?" demişti. "İkrar ettik" demişlerdi de: "Şahid olun, Ben de sizinle beraber şahidlerdenim" demişti
(Kuran) Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Rableri tarafından Musa, İsa ve peygamberlere verilene inandık, onları birbirinden ayırt etmeyiz biz O'na teslim olanlarız de
(Kuran) İnandıktan, peygamberin hak olduğuna şehadet ettikten, kendilerine belgeler geldikten sonra inkar eden bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimleri doğru yola eriştirmez
(Kuran) Doğrusu inkar edip, inkarcı olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir. İşte elem verici azab onlaradır, onların hiç yardımcıları da yoktur. *
(Kuran) Tevrat'ın indirilmesinden önce İsrail'in kendilerine haram ettiğinden başka bütün yiyecekler İsrailoğullarına helal idi; "Doğru sözlü iseniz Tevrat'ı getirip okuyun"
(Kuran) Orada apaçık deliller vardır, İbrahim'in makamı vardır; kim oraya girerse, güvenlik içinde olur; oraya yol bulabilen insana Allah için Kabe'yi haccetmesi gereklidir. Kim inkar ederse, bilsin ki; doğrusu Allah alemlerden müstağnidir
(Kuran) Ey Kitab ehli! siz doğru olduğuna şahidken, niçin inananları Allah'ın yolunu eğri göstermeğe yeltenerek ondan çeviriyorsunuz? Allah işlediklerinizden gafil değildir
Divan edebiyatı geleneğini sürdüren şiirlerini "LEAMET" adlı kitabında toplamış, acıklı hayatı Behçet Necatigil'in "Ertuğrul Faciası" adlı oyununa konu olmuş XıX. yy. Türk şairi
(Osmanlı Dönemi) Yavuz Sultan Selim Han ve Kanuni Süleyman devrinin meşhur Şeyh-ül İslâmı ve âlimidir. Asıl adı Alâaddin Ali Cemâl Çelebi'dir. Allah rızası ve Allah korkusundan başka birşey tanımaması sayesinde, pervasız hareketleri ile bir çok insanın hayatlarını koruyabilmiş, adaleti te'min etmiştir. Sağlam dindarların sultanlara karşı nasıl metanet ve cesaret göstereceğine nümunelik bir zat olarak yaşamış, devlet reislerine istikameti gösterebilen bir İslâm kahramanı olmuştur. Vefatı Mi: 1526 tarihine rastlar. Karaman'l
Hint Okyanusu kaptanı olarak Portekiz korsanlarıyla başarılı savaşlar yapmış, denizciliğinin yanı sıra tarih, coğrafya, matematik ve denizcilik üzerine yazılmış yapıtlarıyla da tanınmış XVı. yüzyıl Osmanlı amirali
İngilizce - İngilizce
ali̇ teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
The Muslim caliph Ali ibn Abi Talib, the rejection and assassination of whom, led to the schism between Sunni and Shiite branches. Arabic: (علي بن ابي طالب)
The fourth of the four Rightly-Guided Caliphs and the cousin and son-in-law of Muhammad (pbuh) He was raised by Muhammad (pbuh) and was the second to embrace Islam after Khadeejah (Muhammad's first wife)
Cousin and son-in-law of Mahomet, the beauty of whose eyes is with the Persians (Atasözü)ial; insomuch that the highest term they employ to express beauty is Ayn Hali (eyes of Ali) - Chardin
American prizefighter who won the world heavyweight title in 1964, 1974, and 1978. born 600, Mecca died January 661, Al-Kfah, Iraq Cousin and son-in-law of the Prophet Muhammad and fourth caliph (656-661). Al was a ward of Muhammad, just as Muhammad himself had been a ward of Al's father, Ab lib. An early convert to Islam, he helped foil an assassination plot against Muhammad and, following the Hijrah to Medina (622), fought beside him against his enemies, gaining renown as a soldier. Since some in the early Muslim community claimed that Muhammad did not name any successor and others claimed that he named Al, the controversy over Al's claim to the caliphate resulted in the fundamental schism in Islam that eventually led to the creation of the Shite (from shat Al, "party of Al") and Sunnite branches of the religion. His willingness to compromise with his adversaries during the first fitnah led some of his troops to desert and form the Khrijite sect, one of whose members later assassinated Al. In later Islamic hagiography, Al was held up as the paradigm of youthful chivalry and virtue by both Shites and Sunnites. See also al-Husayn ibn Al; Battle of Karbal; Muwiyah. Abu Ali al Husayn ibn Abd Allah ibn Sina Hasan ibn Ali ibn Abi talib Abd al Mu'min ibn Ali Ali Muhammad Ali ibn Abi talib Mirza Ali Muhammad of Shiraz Mirza Hoseyn Ali Nuri Belhadj Ali Ali Bel Hajj Ben Ali Zine el Abidine Bhutto Zulfikar Ali Bourguiba Habib ibn Ali Husayn ibn Ali al Husayn ibn Ali Hyder Ali Abu Muhammad Ali ibn Ahmad ibn Said ibn Hazm Jinnah Mohammed Ali Mir Sayyid Ali Muhammad Ali Abu Ali Hasan ibn Ali Sonni Ali Sidi Muhammad ibn Ali al Sanusi al Mujahiri al Hasani al Idrisi
the fourth caliph of Islam who is considered to be the first caliph by Shiites; he was a cousin and son-in-law of Muhammad; after his assination Islam was divided into Shiite and Sunnite sects United States prizefighter who won the world heavyweight championship three times (born in 1942)
A fictional character featured in Ali Baba and the Forty Thieves of The Arabian Nights, famous for his encounter with the Forty Thieves and their treasure trove cave that opens on the command "open sesame"
A classic tale of medieval Arabic literature where the honest protagonist Ali Baba defeats the Forty Thieves whose robberies were in a cave that automatically opens and seals itself, respectively, on the commands Open Sesame and Close Sesame
the main character in a story called Ali Baba and the Forty Thieves, from The Arabian Nights. Ali Baba sees 40 thieves enter a secret cave (=a large hole in the side of a cliff or under the ground) by saying the magic words "Open Sesame", which makes a door in the cliff open. He repeats these words, enters the cave, and takes some of the gold that the thieves keep there
also spelled Al Bel ajj born 1956, Tunisia Deputy leader of the Islamic Salvation Front (FIS), an Algerian political party. Born to Algerian parents, he became a high-school teacher and an imam. He and the more moderate Abbasi al-Madani registered FIS as a political party in 1989. In 1990 FIS won a majority of votes in local elections; in 1991 the Algerian government announced martial law and imprisoned Belhadj and al-Madani. In 1994 Belhadj was transferred to house arrest
born 600, Mecca died January 661, Al-Kfah, Iraq Cousin and son-in-law of the Prophet Muhammad and fourth caliph (656-661). Al was a ward of Muhammad, just as Muhammad himself had been a ward of Al's father, Ab lib. An early convert to Islam, he helped foil an assassination plot against Muhammad and, following the Hijrah to Medina (622), fought beside him against his enemies, gaining renown as a soldier. Since some in the early Muslim community claimed that Muhammad did not name any successor and others claimed that he named Al, the controversy over Al's claim to the caliphate resulted in the fundamental schism in Islam that eventually led to the creation of the Shite (from shat Al, "party of Al") and Sunnite branches of the religion. His willingness to compromise with his adversaries during the first fitnah led some of his troops to desert and form the Khrijite sect, one of whose members later assassinated Al. In later Islamic hagiography, Al was held up as the paradigm of youthful chivalry and virtue by both Shites and Sunnites. See also al-Husayn ibn Al; Battle of Karbal; Muwiyah
born January 626, Medina, Hejaz, Arabian Peninsula died Oct. 10, 680, Karbal, Iraq Muslim political and religious leader. He was the grandson of the Prophet Muhammad. After the assassination of his father, the fourth caliph, Al ibn Ab Tlib, he accepted the rule of the first caliph of the Umayyad dynasty, Muwiyah I. He refused, however, to acknowledge the succession of the latter's son, Yazd I, and instead accepted an invitation to travel to Iraq in order to lead a revolt against the Umayyads. He, along with a small entourage of family and followers, was intercepted by the Umayyads and killed at the Battle of Karbal. He is viewed by Shite Muslims as the prototypical martyr, and his death became a central theme of later Shite theology and is commemorated annually during the holy festival of shr
The fourth of the four Rightly-Guided Caliphs and the cousin and son-in-law of Muhammad (pbuh) He was raised by Muhammad (pbuh) and was the second to embrace Islam after Khadeejah (Muhammad's first wife)
the fourth caliph of Islam who is considered to be the first caliph by Shiites; he was a cousin and son-in-law of Muhammad; after his assination Islam was divided into Shiite and Sunnite sects
Cousin and son-in-law of Mahomet, the beauty of whose eyes is with the Persians (Atasözü)ial; insomuch that the highest term they employ to express beauty is Ayn Hali (eyes of Ali) - Chardin
born 1094, Tgr, kingdom of the ammdids died 1163, Rabat, Almohad empire Berber caliph (1130-63) of the Almohad dynasty. Around 1117 he fell under the sway of Ibn Tmart, founder of the Almohad religious movement, and joined him in opposing to the ruling Almoravid dynasty. He succeeded Ibn Tmart on the latter's death in 1130 and for the next 17 years carried on the struggle against the Almoravids. After defeating them at Marrakech in 1147, he massacred many of the city's inhabitants, made Marrakech his home base, and conquered all of North Africa west of Egypt
the religious leader of Iran who succeeded Ayatollah Khomeini in 1989. He is regarded by Iranians as God's representative on earth and has the highest position of power in the country (1939-)
born Aug. 3, 1903, Al-Munastr, Tun. died April 6, 2000, Al-Munastr President of Tunisia (1957-87). He studied at the Sorbonne, where he met independence-minded Algerians and Moroccans. He founded a nationalist newspaper in 1932. In 1934 he founded the Neo-Destour Party and became central to the Tunisian liberation movement. His efforts led the French to imprison him for three years, but he negotiated Tunisia's independence from that country in 1956. The Tunisian monarchy was abolished in 1957, and Bourguiba became president. During his 30 years in office he kept the army small and devoted much of the budget to improving education and health. Made president for life in 1975, he was removed from in 1987 because of ill health. He was succeeded by Zine el-Abidine Ben Ali
born 1854, Constantinople, Ottoman Empire died 1931, Amman, Transjordan Sharif of the Hshimite line, Ottoman-appointed emir of Mecca (1908-16), and self-proclaimed king of the Arabs (1916-24). His claim to be the new caliph (1924) led to a short and unsuccessful war against Ibn Sad. usayn was exiled to Cyprus. One of his sons, Abdullh, became king of Transjordan (present-day Jordan); another became king of Syria and later Iraq as Faysal I
born 1722, Budikote, Mysore, India died Dec. 7, 1782, Chittoor Muslim ruler of Mysore, in southern India. He organized the first Indian-controlled corps of Indian soldiers armed with Western weapons, obtained a command in the Mysore army, and eventually overthrew Mysore's raja. He conquered neighbouring areas and joined a confederacy with the Nim Al Khn and the Marathas against the British. He fought the British for more than a decade, but at the end of his life, recognizing that he could not defeat them, he urged his son to make peace
flourished 16th century Persian miniature painter. Born in Tabrz, he went to India about 1545. He and fellow countryman Abd al-Samad instructed the artists of the imperial atelier, most of them Indians, and thereby helped to found the school of Mughal painting. He supervised part of the production of the illustrations to the Mughal manuscript Dstn-e Amr amzeh ("Stories of Amir Hamzeh"). The few paintings by him that have survived reveal that he was a highly gifted painter, wielding a delicate brushstroke and great powers of observation
the first governor-general of Pakistan, from 1947 until his death. Jinnah was for many years the leader of the Muslim League in India, an organization that wanted a separate country for India's Muslims. He was mainly responsible for establishing the state of Pakistan in 1947 (1876-1948). born Dec. 25, 1876, Karachi, India died Sept. 11, 1948, Karachi, Pak. Indian Muslim politician, founder and first governor-general of Pakistan (1947-48). He was educated in Bombay (now Mumbai) and London, where he became a lawyer at age
After returning to India, he practiced law and was elected to India's Imperial Legislative Council in 1910. Committed to home rule for India and to maintaining Hindu-Muslim unity, he joined the Muslim League in 1913 and worked to ensure its collaboration with the Indian National Congress. He was opposed to Mohandas K. Gandhi's noncooperation movement and withdrew from the Congress. In the late 1920s and early '30s, he was seen as too moderate by some Muslims but too Muslim by the Congress Party. From 1937, when the Congress Party refused to form coalition governments with the Muslim League in the provinces, Jinnah began to work for the partitioning of India and on creating a Muslim state. Pakistan emerged as an independent country in 1947, and Jinnah became its first head of state. He died in 1948, revered as the father of the nation
Turkish soldier and viceroy of Egypt (1805-1848) who wrested control of Egypt from the weakening Ottoman Empire (1811) and established a modern state, over which his family ruled until 1952. a US boxer who became world heavyweight champion in 1964, and then again in 1974 and 1978, and is one of the greatest boxers ever. He changed his name from Cassius Clay when he became a Muslim in 1964 (1942- ). orig. Cassius (Marcellus) Clay born Jan. 17, 1942, Louisville, Ken., U.S. U.S. boxer. Cassius Clay took up boxing at the age of 12 and rose through the amateur ranks to win the Olympic light heavyweight crown in 1960. His first professional heavyweight title win was against Sonny Liston in 1964. After defending the title nine times between 1965 and 1967, he was stripped of it for refusing induction into the armed forces following his acceptance of the teachings of the Nation of Islam. It was then that he changed his name to Muhammad Ali. In 1974 Ali regained his title after defeating the former champion Joe Frazier and the then-current champion George Foreman. He lost to Leon Spinks in 1978 but later that year regained the title a third time, becoming the first heavyweight champion ever to do so. He retired in 1979, having lost only three of 59 fights. Attempted comebacks in 1980 and 1981 failed. Throughout his career Ali was known for his aggressive charm, invincible attitude, and colourful boasts, often expressed in doggerel verse. "I am the greatest" was his personal credo. Ali's later years have been marked by physical decline. Damage to his brain, caused by blows to the head, has resulted in slurred speech, slowed movement, and other symptoms of Parkinson disease. born 1769, Kavala, Macedonia, Ottoman Empire died Aug. 2, 1849, Alexandria, Egypt Viceroy of Egypt (1805-48) for the Ottoman Empire and founder of the dynasty that ruled Egypt until 1953. He reorganized Egyptian society in the aftermath of the Napoleonic occupation, eliminating the remnants of the Mamlks (see Mamlk dynasty), restricting native merchants and artisans, and stamping out peasant rebellions. He nationalized most land, introduced the cultivation of cash crops, and attempted to develop modern industry, but his efforts were undermined by a lack of trained workers, the deleterious effects of excessive taxation, and a common disaffection with peasant conscription. He succeeded in securing for his family the hereditary right to rule Egypt and The Sudan (1841), which opened the way to eventual independence from Ottoman domination. See also Abbs I
died 1492 West African monarch who initiated the imperial expansion of the Songhai empire. His first major conquest (1468) was the city of Timbuktu, one of the chief anchors of the declining Mali empire. A seven-year siege of the city of Jenné (now Djenné) resulted in its conquest in 1473. He spent most of his reign repulsing attacks on his empire by the Dendi, the Fulani, the Mossi, and the Tuareg. Little is known about his administration, but Arab chroniclers characterized him as a cruel and capricious tyrant
born Sept. 3, 1938, near Sousse, Tun. President of Tunisia (from 1987). Trained as a soldier, he headed the defense ministry's military intelligence section for 10 years (1964-74) before entering the foreign service. He served as ambassador to Poland before returning home to hold several domestic government posts, which culminated in a dual appointment as prime minister and interior minister. In 1987 he replaced President Habib Bourguiba, who had been declared medically unfit. He was returned to office in elections in 1989, 1994, and 1999
a Pakistani politician who was President (1971-73) and then prime minister (1973-77) of Pakistan. He was overthrown in a military coup in 1977 and executed in 1979. His daughter Benazir Bhutto was Prime Minister from 1988 to 1990 (1928-79). born Jan. 5, 1928, near Larkana, Sindh, India died April 4, 1979, Rawalpindi, Pak. President (1971-73) and prime minister (1973-77) of Pakistan. Son of a prominent politician, he was educated in India, the U.S., and Britain. He served eight years in the government of Mohammad Ayub Khan (1907-74) then resigned to form the Pakistan People's Party (1967). After the overthrow of the Ayub Khan regime and the Pakistani civil war, Bhutto became president (1971). He nationalized several key industries and taxed landed families. He became prime minister in 1973, and his government, retaining martial law, began a process of Islamization. Bhutto's party won elections in 1977, but the opposition accused him of electoral fraud. Gen. Zia-ul-Haq seized power and had Bhutto imprisoned and later executed. Benazir Bhutto is his daughter
Albanian soldier in the service of Turkey who was made viceroy of Egypt and took control away from the Ottoman Empire and established Egypt as a modern state (1769-1849)