What a strange message! There is no sender and no recipients either.
- Ne garip bir mesaj! Herhangi bir gönderen veya alıcı da yok.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Tom fixed Mary's satellite receiver.
- Tom Mary'nin uydu alıcısını tamir etti.
Flattery corrupts both the receiver and the giver.
- Dalkavukluk hem alıcıyı hem de vericiyi bozar.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
- Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Allı dağlar yücedir.