She spends a lot of time helping her children learn to deal with money.
- O, çocuklarının para ile alışveriş etmelerine yardım ederek çok zaman harcar.
I was dealt a good hand.
- Ben iyi bir alışveriş yaptım.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.
Direct marketing is a means of allowing people to shop from home.
- Doğrudan pazarlama insanların evden alışveriş yapmasını sağlayan bir yoldur.
Tom found a few good deals at the flea market.
- Tom bit pazarında birkaç iyi alışveriş buldu.
Who goes to the market?
- Alışverişe kim gider?