alıştırmalar

listen to the pronunciation of alıştırmalar
Türkçe - İngilizce
Exercises
alış
{i} receiving
alış
{i} taking

I am in the habit of taking a shower in the morning. - Sabah duş almaya alışkınım.

I just can't get used to taking orders from Tom. - Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam.

alış
{i} buying

Whenever she goes shopping, she ends up buying more than she can afford. - O ne zaman alışverişe gitse, kendini gücünün yettiğinden daha fazlasını alarak bitirir.

She arranges the buying and selling of houses in and around Deal. - O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.

alış
{i} reception

His new book met with a favorable reception. - Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.

alıştırma
{i} training
alıştırma
{i} exercise

I solved every exercise in less than half an hour. - Bütün alıştırmaları yarım saatten kısa bir sürede çözdüm.

The teacher corrects our exercises. - Bizim alıştırmaları öğretmen düzeltir.

alıştırma
{i} practice

Learning a second language requires a lot of practice. - İkinci bir dil öğrenmek birçok alıştırma gerektirir.

Practice makes perfect. - Alıştırma mükemmel yapar.

alış
(Bilgisayar) receive
alış
(Ticaret) purchasing
alış
(Ticaret) bid
alış
(Ticaret) procurement
alıştırma
fit
alıştırma
(Otomotiv) running in
alıştırma
(Jeoloji) bedding
alış
got used to
alış
gotten used to
alış
get used

You'll soon get used to the climate here. - Yakında buradaki iklime alışırsın.

You will soon get used to the change of climate. - Yakında iklim değişikliğine alışacaksın.

alıştırma
lapping
alıştırma
habituation
alıştırma
shakedown
alış
taking, receiving
alış
taking; receiving; purchase, buying
alış
purchase, buying
alış
we buy
alıştırma
breaking something in
alıştırma
exercise, drill; practice; training
alıştırma
breaking in
alıştırma
familiarization
alıştırma
{i} drill
alıştırma
green run
alıştırma
{i} readjustment
kompozisyon ve alıştırmalar
composition and exercises
alıştırmalar