They are not used to our customs yet.
- Onlar bizim törelerimize henüz alışkın değil.
He is used to walking long distances.
- O uzun mesafe yürümeye alışkın.
She is used to living alone.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
He was in the habit of getting up early.
- Erken kalkmaya alışkındı.
I am in the habit of taking my dog for a walk in the morning.
- Sabahleyin köpeğimi yürüyüşe götürmeye alışkınım.