akran

listen to the pronunciation of akran
Türkçe - İngilizce
peer

Don't give in to peer pressure. - Akran baskısına boyun eğme.

contemporary
equal
coequal
counterpart
coeval
equal, peer, match
of the same age yaşıt, boydaş, öğür
compeer
fellow
equal to
match
coetaneous
akran arabuluculuğu
Peer mediation
akran olarak
coevally
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) (Karin. C.) Birbirlerine derece, sınıf, liyâkat ciheti ile benzeyenler. Mümâsil. Emsal
Yaşça denk, yaşıt, boydaş, öğür kimse
Yaşça yakın, boydaş, yaşıt
(Osmanlı Dönemi) emsâller, yaşıtlar
Yaşça birbirine yakın imselerden her biri, yaşıt, boydaş, öğür kimse: "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı."- N. Cumalı
böğür
boydaş
İngilizce - Türkçe
Yaşça denk, yaşıt, boydaş, oğur kimse: "Babası silik, adsız bir berberken çocuk bütün akranlarını çekerek dükkânını canlandırdı."- N. Cumali
akran