akla teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- mind to
- akıl
- wisdom
- akla uygun
- sensible
- aklamak
- acquit
- akıl
- {i} intelligence
Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
- akıl
- mind
One should bear in mind that time is money.
- İnsan paranın zaman olduğunu akılda tutmalıdır.
So many men, so many minds.
- Çok sayıda insan çok sayıda akıl.
- akıl
- wit
Tom knows better than to fight with you.
- Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- akıl
- reason
This reasoning is really insane.
- Bu akıl yürütme gerçekten delice.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- akla uygun
- legitimate
- akla uygun
- judicious
- akla yatkın
- rational
- akla getirme
- association
- akla getirme
- evocation
- akla getirmek
- suggest
- akla uygun
- advisable
- akla yatkın
- sober
- akla uygun
- possible
- akla uygun gelmek
- make sense
- akla hayale gelmedik
- undreamed of
- akla hayale gelmedik
- undreamed
- akla hayale gelmedik
- unimagined
- akla hayale gelmedik
- not imagined even in a dream
- akla hayale gelmedik
- undreamt of
- akla hayale gelmedik
- undreamt
- akla karayı seçmek
- (deyim) Meet a lot of difficulties
- akla uygun biçimde
- reasonably
- akla uygun biçimde
- logically
- akla uygun biçimde
- rationally
- akla uymaz
- reasonable fit
- akla gelmedik
- unthinkable
- akla gelmek
- occur
- akla gelmek
- flash
- akla gelmeyecek şey
- the unthinkable
- akla gelmeyen
- elusive
- akla gelmez
- unthinkable
- akla getirmek
- be redolent of
- akla getirmek
- to bring to mind
- akla hayale gelmedik
- unthought of
- akla hayale gelmez
- undreamt of
- akla hayale gelmez
- undreamed of
- akla hayale gelmez
- undreamed-of, incredible, unimaginable
- akla hayale sığmaz
- imagination boggles at the thought
- akla hayale sığmaz
- unthinkable
- akla karayı seçmek
- to have a very hard time
- akla karayı seçmek
- to meet a lot of difficulties; to be hard put to do sth
- akla sığmamak
- to be unbelievable
- akla sığmaz
- unbelievable, preposterous
- akla uygun
- reasonable
- akla uygun
- reasonable, sensible
- akla uygun
- colorable
- akla uygun
- conceivable
We've tried every conceivable method, but absolutely nothing works.
- Biz her akla uygun yöntemi denedik, ama kesinlikle hiçbir şey işe yaramıyor.
- akla uygun hale getirmek
- rationalize
- akla uygun olarak
- reasonably
- akla uygun olmayan
- absonant
- akla uygunluk
- rationality
- akla yakın
- reasonable, sensible
- akla yakın
- plausible
- akla yakınlık
- plausibility
- akla yatkın
- reasonable
- akla yatkın
- rational, advisable, plausible
- akla yatkın
- probable
- akla yatkın
- earthly
- akla yatkın
- sane
- akla yatkın hale getirme
- rationalization
- akla yatkın olmama
- inadvisability
- akla yatkın olmama
- flimsiness
- aklamak
- justify
- akıl
- {i} memory
- akıl
- brain
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
Who is the brains of this operation?
- Bu operasonun akıl hocaları kimdi?
- akıl
- mental
Tom was sent to a mental hospital.
- Tom bir akıl hastanesine gönderildi.
Tom is in a mental institution.
- Tom bir akıl hastanesinde.
- akıl
- {i} advice
Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
- Sami, Leyla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
You were wise not to follow his advice.
- Onun tavsiyesini dinlemeyecek kadar akıllıydın.
- aklamak
- absolve
- aklamak
- exonerate
- akıl
- gray matter
- akıl
- {i} Psyche
- akla gelmek
- (deyim) come to mind
- akla getirmek
- conjure up
- akla getirmek
- (Dilbilim) bring back
- akla getirmek
- bring to mind
- akla getirmek
- associate with
- akla getirmek
- call to mind
- akla uygun
- conceiving
- akla uygun
- politic
- akla uygun
- (Ticaret) sound
- akıl
- guidance
- akıl
- understanding
- akıl
- long
- akıl
- idea
Actually that's a smart idea.
- Aslında o akıllıca bir fikir.
My ideal woman is shapely, intelligent and a polyglot.
- Benim ideal kadınım, düzgün, akıllı ve çok dillidir.
- akla gelen
- imaginable
- akla uygun
- (Ticaret) rational
- akla uygun
- admissible
- aklamak
- clear
- aklamak
- exculpate
- akıl
- headpiece
- akıl
- intellect
Health and intellect are the two blessings of life.
- Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.
- akıl
- sapience
- akıl
- mentality
- akıl
- fettle
- akıl
- head
I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
- Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
Use your head to save your heels.
- Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.
- akıl
- discernment
- Akıl
- rational faculty
- aklamak
- Vindicate
Sami wanted to vindicate himself.
- Sami kendini aklamak istiyordu.
- akıl
- ıntellect
- Hangi akla hizmet ediyor
- Why on earth is he/she doing such a silly thing?
- akla gelmek
- come back
- aklamak
- purge
- aklamak
- whitewash
- aklamak
- to clear (someone) of responsibility
- aklamak
- to acquit, to absolve, to exonerate " ibra etmek; (kara parayı) to launder
- aklamak
- launder
It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting.
- Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.
Tom was accused of money laundering.
- Tom kara para aklamakla suçlandı.
- aklamak
- {f} whiten
- aklamak
- {f} brighten
- akıl
- senses
- akıl
- comprehension
- akıl
- mind, comprehension
- akıl
- nous
- akıl
- strength of mind
- akıl
- idea, opinion, thought
- akıl
- chump
- akıl
- intelligence, brain, reason " us; memory" " bellek; advice" " öğüt; opinion, idea
- akıl
- consciousness
- akıl
- loaf
- akıl
- reason, intelligence; wisdom, discernment, discretion
- akıl
- bean
- akıl
- grey matter
- akıl
- prudence
- akıl
- sense
- akıl
- psycho
- akıl
- pate
- akıl
- prudent
- akıl
- sentient
- hangi akla hizmet
- (deyim) what possessed you
- hangi akla hizmet ediyor
- (Konuşma Dili) What's making him do such a strange thing?
- hangi akla hizmeten
- (deyim) what possessed you
- ne akla hizmet ediyor
- Why on earth is he doing such a thing?
- sonradan akla gelen düşünce
- afterthought