aklını teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- your mind
- akıl
- wisdom
- akıl
- {i} intelligence
Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
- akıl
- mind
So many men, so many minds.
- Çok sayıda insan çok sayıda akıl.
Little thing please little minds.
- Küçük şey küçük akılları memnun eder.
- akıl
- wit
I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!
- Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
Who lives without folly is not so wise as he thinks.
- Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
- akıl
- reason
This reasoning is really insane.
- Bu akıl yürütme gerçekten delice.
A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.
- aklını çelmek
- beguile
- aklını çelmek
- persuade
- aklını çelmek
- sway
- aklını başına getirmek
- sober
- aklını başından almak
- infatuate
- aklını başından almak
- allure
- aklını kurcalamak
- prepossess
- aklını çelmek
- allure
- aklını başına toplamak
- (deyim) Gather oneself together
- aklını kullanmak
- To use your mind
- aklını peynir ekmekle yemek
- Get out of one's mind, get crazy, lose mind, go nuts
- aklını başına devşirmek
- to pull one's socks up
- aklını başına getirmek
- to bring sb to reason, to make sb see reason
- aklını başına getirmek
- disenchant
- aklını başına getirmek
- undeceive
- aklını başına getirmek
- sober up
- aklını başına getirmek
- bring smb. to his senses
- aklını başına toplamak
- to come to one's senses, to get one's wits about one
- aklını başına toplanmak
- gather oneself together
- aklını başından alan
- ravishing
- aklını başından almak
- enamour [Brit.]
- aklını başından almak
- sweep smb. off his feet
- aklını başından almak
- enchant
- aklını başından almak
- enamor
- aklını başından almak
- to sweep sb off his feet, to enrapture
- aklını başından almak
- enrapture
- aklını bozmak
- get one's claws into
- aklını karıştırmak
- disorientate
- aklını karıştırmak
- to confuse
- aklını karıştırmak
- befuddle
- aklını karıştırmak
- distract
- aklını karıştırmak
- gravel
- aklını kaçırmak
- to lose one's mind, to go off the rails
- aklını kaçırmak
- loose one's marbles
- aklını kaçırmış
- bereft of reason
- aklını kullanma
- appeal to reason
- aklını kurcalama
- prepossession
- aklını oynatmak
- unhinge
- aklını oynatmak
- to go out of one's mind, to go mad
- aklını oynatmış
- out of one's senses
- aklını takmak
- (bir şeye) to have a bee in one's bonnet (about sth)
- aklını çelmek
- entice away
- aklını çelmek
- cozen
- aklını çelmek
- suborn
- aklını çelmek
- dissuade
- aklını çelmek
- bias
- aklını çelmek
- prepossess
- aklını çelmek
- draw in
- aklını çelmek
- to dissuade from, to bias
- aklını çelmek
- infatuate
- akıl
- {i} memory
- akıl
- brain
The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
- Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
Who is the brains of this operation?
- Bu operasonun akıl hocaları kimdi?
- akıl
- mental
She was sent to a mental hospital.
- Akıl hastanesine gönderildi.
Some mental illnesses already have a cure.
- Bazı akıl hastalıklarının zaten tedavisi var.
- akıl
- {i} advice
Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
- Sami, Leyla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
He was wise enough to take her advice.
- Ondan tavsiye alacak kadar akıllıydı.
- akıl
- gray matter
- akıl
- {i} Psyche
- akıl
- guidance
- akıl
- understanding
- akıl
- long
- akıl
- idea
Great minds discuss ideas, average minds discuss events, small minds discuss people.
- Büyük akıllar fikirleri, ortalama akıllar olayları, küçük akıllar ise kişileri tartışır.
Actually that's a smart idea.
- Aslında o akıllıca bir fikir.
- akıl
- headpiece
- akıl
- intellect
Health and intellect are the two blessings of life.
- Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.
- akıl
- sapience
- akıl
- mentality
- akıl
- fettle
- akıl
- head
I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
- Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
You've got a good head on your shoulders.
- Sen akıllı ve zeki birisin.
- akıl
- discernment
- Akıl
- rational faculty
- akıl
- ıntellect
- akıl
- senses
- akıl
- comprehension
- akıl
- mind, comprehension
- akıl
- nous
- akıl
- strength of mind
- akıl
- idea, opinion, thought
- akıl
- chump
- akıl
- intelligence, brain, reason " us; memory" " bellek; advice" " öğüt; opinion, idea
- akıl
- consciousness
- akıl
- loaf
- akıl
- reason, intelligence; wisdom, discernment, discretion
- akıl
- bean
- akıl
- grey matter
- akıl
- prudence
- akıl
- sense
- akıl
- psycho
- akıl
- pate
- akıl
- prudent
- akıl
- sentient
- herkes kendi aklını beğenir
- (Atasözü) Everybody prefers his own opinion
- insan aklını aşan
- transcendent