Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

akşamcı

listen to the pronunciation of akşamcı
Türkçe - İngilizce
person on evening duty
habitual evening drinker; working in the evening
a person who habitually spends his evenings drinking
a person who follows a set routine every evening
drunkard
night student
tippler
habitual evening drinker
akşam
evening

I had a good time last evening. - Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.

We have a party tomorrow evening. - Yarın akşam bir partimiz var.

akşamcı yarasa
(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: Vespertilionidae) noctule
akşam
dark

Tom ate dinner in the dark. - Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.

I have to be home tonight before it gets dark. - Bu akşam hava kararmadan önce evde olmak zorundayım.

akşam
night

He worked from morning till night. - O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

Tom didn't have dinner last night. - Tom dün akşam akşam yemeği yemedi.

akşam
p.m

The express arrives at 6:30 p.m. - Ekspres akşam 6:30'da varır.

Tom left the building at about 6 p.m. - Tom yaklaşık akşam altıda binayı terk etti.

akşam
sunset
Akşam
in evening
akşam
{i} eve

My water broke on the evening of the predicted birth date. - Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..

We arrived here at six yesterday evening. - Buraya dün akşam altıda geldik.

akşam
vespertine
akşam
dew fall
akşam
last night, yesterday evening
akşam
time from 12: 00 noon to midnight
akşam
evening; in the evening
akşam
eventide
akşam
of evening

We're going to visit the Sun. But in the cool of evening! - Biz güneşe gideceğiz, ama akşam serinliğinde gideceğiz!

akşam
the sunset hour, the time of the first evening prayer
akşam
tonight, this evening
akşam
in the evening

There is usually a cool breeze here in the evening. - Burada akşamleyin genellikle serin bir esinti vardır.

Mother insists that we should be home by seven in the evening. - Anne akşam yedide evde olmamız gerektiğinde ısrar ediyor.

akşam
evenfall
akşam
sundown
büyük akşamcı yarasa
(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: Vespertilionidae) giant noctule
Türkçe - Türkçe
Akşamları içki içme alışkanlığında olan (kimse)
Çalışmalarını daha yoğun olarak akşam saatlerinde yapan (kimse)
Çalışması akşama rastlayan (kimse)
Akşam
(Osmanlı Dönemi) AŞİ
Akşam
abend
Akşam
(Osmanlı Dönemi) MÜSY
Akşam
abıngı
akşam
Akşam ezanı
akşam
bakınız: akşam namazı
akşam
Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri: "Kendisini ilk defa yakından akşam sofrasında gördüm."- F. R. Atay
akşam
Akşam vakti kılınan namaz
akşam
Akşam namazı
akşam
Gece: "Şimdi, gelelim dün akşam bahsi geçen yüzük hikâyesine..."- Y. K. Karaosmanoğlu
akşam
Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri
akşam
Gece

Mary'e bu gece yemek hazırlaması için izin vereceğiz. - Mary'nin bu akşam bizim için akşam yemeği hazırlamasına izin vereceğiz.

akşam
(Osmanlı Dönemi) mağrib