akıntıları

listen to the pronunciation of akıntıları
Türkçe - İngilizce
streams of
akıntı
flow

This river flows too fast to swim in. - Bu nehir yüzmek için çok akıntılı.

If you want to get something in life, you should go against the flow. - Hayatta bir şey elde etmek istiyorsanız, akıntıya karşı yüzmelisiniz.

akıntı
current

It has a big whirlpool and a strong current. - Büyük bir girdap ve güçlü bir akıntı vardı.

We couldn't row against the strong current. - Güçlü akıntıya karşı kürek çekemedik.

akıntı
stream

It must be dangerous to swim in this rapid stream. - Bu hızlı akıntıda yüzmek tehlikeli olmalı.

To strive against the stream requires courage. - Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.

akıntı
{i} drift

The boat drifted down the stream. - Tekne akıntıyla sürüklendi.

akıntı
streaming
akıntı
(Tıp) flix
akıntı
leak
akıntı
(Biyoloji) effluent
akıntı
efflux
akıntı
effluxion
akıntı
effluence
akıntı
(River) stream
akıntı
afflux
akıntı
flow (of sap from a pine tree)
akıntı
slope (given to something to direct drainage flow)
akıntı
current, stream; flow, leak; flux
akıntı
chute
akıntı
path. flux, flow
akıntı
circulation
akıntı
current, flow
akıntı
flux
akıntı
{i} issue
akıntı
fluxion
akıntı
discharge

I have a discharge from my left ear. - Benim sol kulağımda bir akıntı var.

Türkçe - Türkçe

akıntıları teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

AKINTI
(Osmanlı Dönemi) Bir sıvı cismin mütemadiyen hareketi, akış
AKINTI
(Osmanlı Dönemi) Nehir veya deniz suyunun bir tarafa doğru cereyanı
AKINTI
(Osmanlı Dönemi) Bazı hastalıklarda vücuttaki bir delikten cerahat akması
akıntı
Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı
akıntı
Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum
akıntı
Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan
akıntı
Eğiklik, eğim, meyil
akıntı
Hastalık sebebiyle vücudun bir yerinden sulu madde akması
akıntı
Eğiklik, eğim, meyil. Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı
akıntı
Akma işi
akıntı
Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan: "Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum."- Ö. Seyfettin
akıntı
Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması: "Ertesi sabah, sol kulağımda ağrı ile beraber akıntı başladı."- R. N. Güntekin
akıntı
çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akmasıolayı
akıntıları