The tax agent allowed the deduction.
- Vergi ajanı indirime izin verdi.
An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
- Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
The spy was very furtive as he stole the keys from the guard.
- Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi.
I suspect Tom is a spy.
- Tom'un bir ajan olduğundan kuşkulanıyorum.
Tom is a secret agent.
- Tom gizli bir ajandır.