A need for belonging seems fundamental to humans.
She wished the lovely dog belonged to her.
- O güzel köpeğin ona ait olmasını diledi.
I feel that I don't really belong here.
- Gerçekten buraya ait olmadığımı hissediyorum.
We regarded the document as belonging to her brother.
- Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
- Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
Tom took something that didn't belong to him.
- Tom kendine ait olmayan bir şeyi götürdü.