Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır.
- It is wrong to aim at fame only.
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
- Education aims to develop potential abilities.
Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.
- Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.
Bu tabanca ile hedefe nişan al.
- Aim at the target with this gun.
Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır.
- It is wrong to aim at fame only.
Silahımla bir ayıya asla nişan almadım.
- I have never aimed at a bear with my rifle.
Onlar toplumlarda huzursuzluk çıkarmayı amaçlamaktadır.
- They aim to stir unease in societies.
Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
- Education aims to develop potential abilities.
Yeterince yüksek hedeflemiyorsun.
- You're not aiming high enough.
O, hedeflediğimiz şey.
- That's what we're aiming for.
Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
- Education aims to develop potential abilities.
Biz tüm amaçlarımıza ulaştık.
- We have achieved all our aims.
Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır.
- It is wrong to aim at fame only.
Caddede amaçsızca gezindim.
- I walked about aimlessly on the street.
Yapacak eğlenceli bir şey bulmayı amaçsızca merak ediyorum.
- I wondered aimlessly to find something fun to do.
Caddede amaçsızca gezindim.
- I walked about aimlessly on the street.
O zamandan beri, gözlerindeki sonsuz gecede amaçsızca dolaştım.
- Ever since, I've wandered aimlessly in the everlasting night of your eyes.
with the aim of improving public asset management.
Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
- The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
Ben bir öğretmen olmak amacıyla İngilizce öğrenmeye başladım.
- I started to learn English with the aim of becoming a teacher.
This program is aimed at the educated over 40's.
an aimless life.
He wandered aimlessly through the crowd.
He took aim at the prize bird meticulously and shot the cock from the distant flock with a single shot.