ailesiz

listen to the pronunciation of ailesiz
Türkçe - İngilizce
orphan
A person, especially a minor, both or (rarely) one of whose parents have died
A young animal with no mother
A single line of type, beginning a paragraph, at the bottom of a column or page
To make unavailable, as by unlinking the last remaining pointer to

Removing categories orphans pages from the main category tree.

Anything that is unsupported, as by its source, provider or caretaker, by reason of the supporter's demise or decision to abandon
Deprived of parents (also orphaned)

She is an orphan child.

{n} a fatherless child
{a} bereft of parents
The Immigration and Nationality Act provides a definition of an orphan for the purposes of immigration to the United States
Any unreferenced abstract object
Intended for orphans
Single sentence that appears at the bottom of a page, separated from the rest of its paragraph on the next page
The First line of a paragraph occurring at the bottom of a page An orphan has no past
Of, pertaining to, or resembling the nature of an orphan
the first line of a paragraph that is set as the last line of a page or column
The first line of a paragraph that falls at the bottom of a text column and is separated from the remainder of the paragraph by a page or column break Also, the last line of a paragraph that falls at the top of a text column and is separated from the remainder of the paragraph by a page or column break Compare widow
deprive of parents
deprived of parents by death or desertion
Deprived of parents
aile
family

I don't know anything about her family. - Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.

Practically every family has a TV. - Neredeyse her ailede televizyon var.

aile
folk
aile
family circle
aile
strain

Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances. - Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.

aile
stirpes
aile
(Argo) oldies

What's your favorite oldies song? - Favori aile şarkın nedir?

aile
{i} kin

When Tom was in kindergarten, he drew a picture of his family. - Tom anaokulundayken, ailesinin bir resmini çizdi.

My parents taught me to be a kind person. - Ailem bana nazik bir insan olmayı öğretti.

aile
{i} relations

Tom and Mary kept their relationship hidden from their parents. - Tom ve Mary ilişkilerini ailelerinden gizli tuttular.

Her parents didn't approve of her relationship with him. - Ailesi onun onunla olan ilişkisi onaylamadı.

aile
host family
aile
of a group of relatives
aile
(Konuşma Dili) wife
aile
family; wife; domestic
aile
next of kin; menage
aile
domestic

Everyone has domestic troubles from time to time. - Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.

Sami was arrested for domestic violence six times. - Sami aile içi şiddet nedeniyle altı kez tutuklandı.

aile
connections between people or groups
aile
stirps
aile
of a family
aile
brood
aile
next of kin
aile
{i} menage
İngilizce - İngilizce

ailesiz teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

aile
{n} a walk in a church, the wing of a choir
Türkçe - Türkçe
Ailesi olmayan
AİLE
(Osmanlı Dönemi) Ev halkı
Aile
ev
Aile
familya
AİLE
(Osmanlı Dönemi) Aynı işte olan, aynı gaye için çalışanların hepsi.Kadının aile hayatında müdür-ü dahilî olmak haysiyetiyle kocasının bütün malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza memuru olduğundan en esaslı hasleti; sadakattır, emniyettir. Açık saçıklık ise, bu sadakatı kırar; kocası nazarında emniyeti kaybeder, ona vicdan azabı çektirir. Hatta erkeklerde iki güzel haslet olan cesaret ve sehâvet kadınlarda bulunsa, bu emniyete ve sadakata zarar olduğu için, ahlâk-ı seyyiedendir. Köt
AİLE
(Osmanlı Dönemi) Erkeğin karısı
AİLE
(Osmanlı Dönemi) Akraba
aile
Aralarında kandaşlık veya hısımlık bulunan kimselerin tümü
aile
Karı, koca ve çocuklardan oluşan topluluk: "En büyük cevizin altını kalabalıkça bir aile kaplamıştı."- O. C. Kaygılı
aile
Aralarında kandaşlık veya hısımlık bulunan kimselerin tümü: "Yalnız ailemde değil, bizim köyde güreş etmeyen çocuk yok gibidir."- S. F. Abasıyanık
aile
Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü
aile
Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik
aile
Yelkenli yarış kotrası
aile
Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu
aile
Eş, karı
aile
Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü: "Bizim ailenin Mısır'la olan münasebetini bilirsiniz, belki..."- H. Taner
aile
Karı, koca ve çocuklardan oluşan topluluk
aile
Aynı soydan gelen kimseler zinciri
aile
Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü
ailesiz