ailé teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- aile
- family
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Practically every family has a TV.
- Neredeyse her ailede televizyon var.
- aile
- (Argo) oldies
What's your favorite oldies song?
- Favori aile şarkın nedir?
- aile
- of a group of relatives
- aile
- (Konuşma Dili) wife
- aile
- family; wife; domestic
- aile
- next of kin; menage
- aile
- domestic
Sami was arrested for domestic violence six times.
- Sami aile içi şiddet nedeniyle altı kez tutuklandı.
Everyone has domestic troubles from time to time.
- Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.
- aile
- kin
The king and his family live in the royal palace.
- Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.
When Tom was in kindergarten, he drew a picture of his family.
- Tom anaokulundayken, ailesinin bir resmini çizdi.
- aile
- connections between people or groups
- aile
- stirpes
- aile
- stirps
- aile
- of a family
- aile
- relations
Her parents didn't approve of her relationship with him.
- Ailesi onun onunla olan ilişkisi onaylamadı.
Sami had a good relationship with his family.
- Sami'nin, ailesiyle iyi bir ilişkisi vardı.
- aile
- brood
- aile arabası
- sedan
- aile arabası
- station wagon
- aile ağacı
- family tree
- aile babası
- (Latin) pater familias
- aile baskısı
- parental pressure
- aile baskısı
- family pressure
- aile bireyi
- family member
- aile durumu
- (Latin) status familiae
- aile efradı
- members of a family
- aile efradı
- (Askeri) dependents
- aile ekonomisi
- family economy
- aile eğitimi
- family education
- aile filmi
- family film
- aile hekimi
- (Tıp) primary care physician
- aile hekimi
- family doctor
- aile hekimleri
- (Tıp) family physicians
- aile hekimliği
- (Tıp) family practice
- aile hukuku
- domestic relations
- aile ile ilgili
- domestic
- aile ilişkileri
- family relationship
- aile içi
- domestic
- aile içi şiddet
- family violence
- aile işletmesi
- (Ticaret) family-owned business
- aile işletmesi
- (Ticaret) family business
- aile kurmak
- marry
- aile kurmak
- start a family
- aile muhiti
- family circle
- aile odası
- family room
- aile planlama
- family planning
- aile planı
- (Turizm) family plan
- aile reisi
- husbandman
- aile reisi
- father of a family
- aile reisi
- bread winner
- aile reisi
- (Ticaret) homeowner
- aile reisi
- (Ticaret) head of family
- aile reisi
- paterfamilias
- aile reisi
- house husband
- aile rolleri
- family roles
- aile sağlığı
- (Tıp) family health
- aile sistemi
- family system
- aile sorunları
- family problems
- aile tahsisatı
- (Askeri) family allowance
- aile tarifesi
- (Turizm) family fare
- aile tarihçesi
- genealogy
- aile tedavisi
- (Tıp) family therapy
- aile terapisi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) family therapy
- aile vakfı
- family foundation
- aile yapısı
- family structure
- aile yaşamı
- domesticity
- aile öyküsü
- (Tıp) family history
- aile şeceresi
- genealogy
- aile şirketi
- family-owned business
- aile fertleri
- people
- aile babası
- family man
- aile bağı
- Family ties, family bond
- aile bağı
- Family ties
- aile bağı
- Family bond
- aile bireyleri
- members of the family, family members
- aile birliği
- Family bond
- aile bütçesi
- Family budget
- aile hekimliği
- Family medicine
- aile koruması
- family protection
- aile ocağı
- home
- aile planlaması ve ana çocuk sağlığı
- family planning and maternal and infant health
- aile problem
- family problem
- aile saadeti
- family happiness
- aile skandalı
- family scandal
- aile soyağacı
- family tree
- aile tabanlı
- family-based
- aile terbiyesi
- Family discipline
- aile toplum kağıdı
- Family community paper
- aile üyeliği
- family membership
- aile adresi
- family address
- aile adı
- family name
Watanabe is my family name.
- Watanabe benim aile adımdır.
Our family name will be ruined if Tom is convicted.
- Tom mahkum edilmişse aile adımız mahvolacak.
- aile adı
- patronymic
- aile ahkamı
- (Kanun) family law
- aile anası
- housemother
- aile arasında
- enfamille
- aile babası
- paterfamilias
- aile bahçesi
- tea garden
- aile bahçesi/gazinosu
- tea garden
- aile bilgisi
- marital information
- aile bireyleri
- members of the family
- aile birliği
- unity of family
- aile boyu
- king-size
- aile büyükleri
- family elders
- aile cüzdanı
- savings account
- aile dili
- (Dilbilim) home language
- aile dili
- (Dilbilim) family language
- aile dizisi
- family tv series
- aile doktoru
- family doctor
If death occurs at home, whoever discovers the body should contact the family doctor.
- Evde bir ölüm vakası olursa, cesedi kim bulursa aile doktoru ile temasa geçmelidir.
Dr. Jackson is our family doctor.
- Dr. Jackson aile doktorumuzdur.
- aile doktoru
- family doctar
- aile dostu
- family friend
- aile dramı
- domestic drama
- aile dışından evlilik
- exogamy
- aile geleneği
- family tradition
- aile hayatı
- domesticity
- aile hayatı
- domesticity, family life
- aile hayatı
- home life
- aile hizmetleri
- family services
- aile içi evlilik
- endogamy
- aile kaideleri
- family rules
- aile kamarası
- (Askeri) family cabin
- aile kuran kimse
- homemaker
- aile kurmak
- to marry and start a family
- aile mahkemesi
- (Kanun) family court
- aile malları
- (Ticaret) family property
- aile malları
- entailed property
- aile markası
- (Ticaret) family branding
- aile meclisi
- family council
- aile meseleleri
- domestic affairs
- aile mezarı
- family vault
- aile no
- family no
- aile ocağı
- hearth and home
- aile ocağı
- fold
- aile ocağı
- home the family hearth
- aile ortamı
- fireside
- aile pikniği
- family picnic
- aile planlaması
- family planning
- aile reisi
- householder
- aile reisi
- head of the family, law paterfamilias
- aile reisi
- patriarch
- aile reisi
- head of the family, head of the household, householder
- aile reisi
- head of the family
- aile reisi
- goodman
- aile reisi kadın
- matriarch
- aile reisi kadın
- materfamilias
- aile reisliği yapmak
- wear the breeches
- aile reisliği yapmak
- wear the pants about a woman
- aile reisliği yapmak
- usually regarding her relationship with her male partner
- aile sıra no
- family serial no
- aile sırları
- family skeleton
- aile sırrı
- skeleton in the cupboard
- aile sırrı
- skeleton in the closet
- aile sırrı
- family skeleton
- aile tipleri
- types of family
- aile toplumun çekirdeğidir
- the family is the unit of society
- aile türleri
- family types
- aile varlığı
- family estate
- aile yardımlarının ödenmesi
- (Hukuk) payment of family allowances
- aile yardımı
- (Hukuk) family allowance
- aile yardımı
- (Askeri) dependency benefits
- aile çevresi
- family circle
- aile çiftliği
- family size/scale farm
- aile özlemi
- nostalgia for family or home
- aile
- folk
- aile
- family circle
- aile
- strain
Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances.
- Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.
- ev işleri yaparak aile yanında kalmak
- au pair
- geleneksel aile
- (Pisikoloji, Ruhbilim) extended family
- koruyucu aile
- foster-parents
- küçük aile
- small family
- normal aile
- (Matematik) normal family
- okul aile birliği
- parent-teacher association
- okul aile birliği
- (Eğitim) school council
- aile
- host family
- aileler
- families
Tom apologized to the families of the victims for the explosion at the factory.
- Tom fabrikadaki patlama için kurbanların ailelerine özür diledi.
The government lowered taxes for lower-income families.
- Hükümet düşük gelirli aileler için vergileri düşürdü.
- ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi
- mother and child care and family planning center
- büyük aile
- large families
- kadına yönelik aile içi şiddet
- domestic violence against women
- çocuksuz aile
- childless families
- Avrupa Topluluğu Aile Örgütleri Komitesi
- (Hukuk) Committee of European Community Family Organizations (COFACE)
- Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri Toplum ve Aile Destek Merkezi
- (Askeri) United States Army Community and Family Support Center
- aile
- next of kin
- aile
- {i} menage
- anne, baba ve çocuktan oluşan aile
- nuclear family
- anne, baba ve çocuktan oluşan aile
- a mother and their children
- anne, baba ve çocuktan oluşan aile
- family unit consisting of a father
- dikey aile
- (Matematik) orthogonal family
- ev işleri yaparak aile yanında kalan kız
- au pair girl
- ev ve aile mabutları
- penates
- ev/aile
- (Bilgisayar) home/family
- iki kişinin para kazandığı aile
- dual income family
- karma aile
- (Pisikoloji, Ruhbilim) blended family
- köklü aile
- old and well-known family
- serbest aile
- permissive parent
- soylu aile
- county family
- süt aile
- foster parents
- televizyon ve aile
- (Basın) television and family
- vekil aile
- surrogate parent
- çekirdek aile
- nuclear family
The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
- Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
- çocuğa bakarak aile yanında kalan kız
- au pair girl
- çocuğa bakarak aile yanında kalmak
- au pair
- çocuğa kendi çocukları gibi bakan aile
- foster parents