O, uçağa binmeden önce bana el salladı.
- She waved at me before she got on board the plane.
Onlar aynı uçağa bindiler.
- They were on board the same airplane.
Bayanlar ve baylar, gemiye hoş geldiniz.
- Ladies and gentlemen, welcome on board.
Onlar gemiye bindiler.
- They went on board the ship.
Uçakta bulunan beş yüz yolcu vardı.
- The plane had five hundred passengers on board.
Uçak patladı ve okyanusa düştü ve uçaktaki herkes öldü.
- The plane exploded and plunged into the ocean, killing all the people on board.
Gemideki yolcular çoğunlukla Japondu.
- The passengers on board were mostly Japanese.
Gemide bir doktor var mı?
- Is there a doctor on board?
It's a good idea, but let's see if we can get a few more of the management team on board.