Bir barış anlaşması üzerinde anlaşmak için İngiltere'nin hiç acelesi yoktu.
- Britain was in no hurry to agree on a peace treaty.
Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
- I've got to agree with Tom on this one.
Onun planını kabul etmekten başka seçenek yoktur.
- There is no choice but to agree to his plan.
Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
- My sponsor was willing to agree to my suggestion.
Sıfatın ismiyle uyuşmak zorunda olduğunu unutma.
- Don't forget that the adjective must agree with its noun.
Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.
- The girl's parents agreed to her request.
Projede birlikte çalışmayı kabul ettiler.
- They agreed to work together on the project.
Onunla aynı fikirde olmak zorundayım.
- I have to agree with him.
Tom'la aynı fikirde olmak zorundayım.
- I'm forced to agree with Tom.
Onun planına katılıyorum.
- I agree with his plan.
Ben kesinlikle size katılıyorum.
- I agree with you absolutely.
Buradaki iklim bana iyi gelmiyor.
- The climate here doesn't agree with me.
Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
- Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
Biz indirim oranı üzerinde mutabık kaldık.
- We have agreed on the rate of discount.
Biz neredeyse hiçbir şeyde mutabık kalmayız.
- We hardly ever agree on anything.
Bizim planımız için uygun musun?
- Are you agreeable to our plan?
Onu başkan olarak seçmeyi uygun buldular.
- They agreed to elect him as president.
Buna katılmak zorundayım.
- I have to agree with this.
Tom katılmak için anlaştı.
- Tom has agreed to attend.
Amerikalıların çoğu Başkan Wilson ile mutabık kalmıştı.
- Most Americans agreed with President Wilson.
Biz indirim oranı üzerinde mutabık kaldık.
- We have agreed on the rate of discount.
Tom ve ben her konuda anlaşmıştık.
- Tom and I agreed on everything.
Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
- I have to agree with Tom on this one.
Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
- I've got to agree with Tom on this one.
Buna katılmak zorundayım.
- I have to agree with this.
Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.
- I'm afraid I have to agree with Tom's analysis.
Planı kabul etmek aptalcaydı.
- He was foolish to agree to the plan.
Bu şartları kabul etmek daha iyi olurdu.
- It would be better to agree to the terms.
Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
- I've got to agree with Tom on this one.
Bu konuda Tom'la anlaşmak zorunda kaldık.
- I have to agree with Tom on this one.
Onunla aynı fikirde olmak zorundayım.
- I have to agree with him.
Onlarla aynı fikirde olmak zorundayım.
- I have to agree with them.
Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.
- The girl's parents agreed to her request.
Projede birlikte çalışmayı kabul ettiler.
- They agreed to work together on the project.
Tom ve Mary olay hakkında hiç konuşmamakta hemfikir oldular.
- Tom and Mary agreed never to talk about the incident.
Öyleyse hepimiz hemfikiriz.
- We're all agreed then.
Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.
- President Roosevelt agreed to help.
Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.
- The girl's parents agreed to her request.
Karım ve ben bir tatil planı üzerinde anlaştık.
- My wife and I agreed on a holiday plan.
Bir fiyat üzerinde anlaştık.
- We agreed on a price.
Ne yapmayı kabul ediyorum?
- What am I agreeing to?
Kölenin gururunu vardır; o sadece en güçlü despota itaat etmeyi kabul eder.
- The slave has his pride; he agrees to obey only the most vigorous despot.
Tom kabul eder gibi görünüyor.
- It appears that Tom agrees.
Hepimiz planın mantıklı olduğunu kabul ettik.
- We all agreed that the plan made sense.
Tom ve Mary olay hakkında hiç konuşmamakta hemfikir oldular.
- Tom and Mary agreed never to talk about the incident.
the picture does not agree with the original; the two scales agree exactly.
the same food does not agree with every constitution.
to agree to an offer, or to opinion.
Can we this quote? The more you agree together, the less hurt can your enemies do you. --Sir T. Browne.
Can we this quote? Didst not thou agree with me for a penny ? --Matt. xx. 13.
I know we're never going to agree on the merits of vegetarianism so let's agree to disagree, shall we?.
Totally agreed!.
We are much more agreed on goals than on methods.
... how we can get governments and everyone to agree to ...
... What I do agree with is that there's some regulations that ...