Yeni kontratı Tom'a imzalattım.
- I got Tom to sign the new contract.
Bir kontrat yapmamız gerekiyor.
- We need to have a contract.
Birçok söylentinin aksine, ben her şeyi bilmiyorum.
- In contrast to many rumours, I don't know everything.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.
ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
- The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
- In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.