Bu düşmanca bir ortam.
- It's a hostile environment.
Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.
- Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
Köylüler tarafından düşmanca karşılandık.
- We got a hostile reception from the villagers.