Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- You must not take advantage of her innocence.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Genel durum bizim için avantajlı.
- The general situation is advantageous to us.
Güçlü yen firmamız için avantajlıydı.
- The strong yen was advantageous to our company.
Bu teknolojinin avantajı nedir?
- What is the advantage to this technology?
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
- She often takes advantage of his ignorance.
Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.
- He saw no advantage in waiting any longer.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
Yürüyüşe çıkmak için tatilden istifade edelim.
- Let's take advantage of the vacation to go on a hike.
Ama ondan başka bir çıkarım vardı.
- But I had another advantage in it.
Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- They tried very hard to gain an advantage over one another.
The enemy had the advantage of a more elevated position.