O ileri öğrencilere İngilizce öğretiyor.
- She teaches English to advanced students.
Buluşma tarihini ileri aldık.
- We advanced the date of the meeting.
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.
- The alien is postbiological and is really an advanced machine.
Ordu düşmanın üzerine ilerledi.
- The army advanced on the enemy.
Nehire doğru ilerlediler.
- They advanced to the river.
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.