Sandalyenin yüksekliği ayarlanabilir.
- The chair's height is adjustable.
Bu emniyet kemerleri ayarlanabilir.
- These seatbelts are adjustable.
Her şeyi ayarlamak zorunda kaldık.
- We had to adjust everything.
Herkes ayarlamak zorunda.
- Everyone has to adjust.
İnsanların yeni çevreye alışmak için sadece zamana ihtiyacı var.
- People just need time to adjust to the new environment.
Tom gözlerini karanlığa alıştırmak için bir süre bekledi.
- Tom waited a while to let his eyes adjust to the darkness.
Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.
- As is often said, it is difficult to adjust yourself to a new environment.
Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- Tom had a little trouble adjusting the settings.
Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- Check and adjust the brakes before you drive.
LASIK, kornea yüzeyini düzeltmek için kullanılan bir lazerdir.
- In LASIK, a laser is used to adjust the surface of the cornea.
LASIK, kornea yüzeyini düzeltmek için kullanılan bir lazerdir.
- In LASIK, a laser is used to adjust the surface of the cornea.
Herhangi bir düzenleme yapmadım.
- I didn't make any adjustments.
Sesi nasıl ayarlayacağımı bana söyleyebilir misiniz?
- Could you tell me how to adjust the volume?
Çalar saatin ayarını ayarla.
- Adjust the setting of the alarm clock.
Morimoto's recipes are adjusted to suit the American palate.
He adjusted his initial conclusion to reflect the new data.