Hikâye doğru görünüyor.
- The story seems true.
Onun söylediği doğru.
- What he said is true.
Hakiki uyruğumuz insanoğludur.
- Our true nationality is mankind.
Söylenti gerçek olamaz.
- The rumor can't be true.
Onun meşgul olduğu gerçektir.
- That he was busy is true.
Onun tamamen doğru olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's quite true.
İfade tamamen gerçek değil.
- The statement is not wholly true.
Bu, Fadıl Sadık'ın gerçek hikayesidir.
- This is the true story of Fadil Sadiq.
Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
- Only those who change stay true to themselves.
Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir.
- They say that in America anyone can become president, but perhaps that's not really true.
Bu gerçekten doğru değil.
- This isn't really true.
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
O tam olarak doğru değildi.
- That wasn't exactly true.