adapted or likely to excite terror, awe, or dread; dreadful; formidable

listen to the pronunciation of adapted or likely to excite terror, awe, or dread; dreadful; formidable
İngilizce - Türkçe

adapted or likely to excite terror, awe, or dread; dreadful; formidable teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

terrible
korkunç

Tom korkunç bir suçun kurbanı. - Tom is the victim of a terrible crime.

General John Pope korkunç bir hata yaptı. - General John Pope made a terrible mistake.

terrible
{s} berbat

Kendimi berbat hissediyorum, ama ben sadece kül tablanı kırdım. - I feel terrible, but I've just broken your ashtray.

O berbat bir soğuk aldı. - He caught a terrible cold.

terrible
{s} çok kötü

Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu. - I think something terrible has happened to Tom.

Çok kötü bir ikilemdeyim. - I am in a terrible dilemma.

terrible
{s} korkunç: The side effects of this drug are terrible. Bu ilacın yan etkileri korkunç
terrible
{s} müthiş

O sözcük oyunu müthiştir. - That pun is terrible.

Tom müthiş bir keşif yaptı. - Tom made a terrible discovery.

terrible
(Argo) bombok
terrible
dehşet verici

Bu yol dehşet verici. - This road is terrible.

terrible
sunturlu
terrible
rezil
terrible
aşırı
terrible
çok

O zaman çok kötü görünüyordu. - She looked terrible at that time.

Çok kötü bir ikilemdeyim. - I am in a terrible dilemma.

terrible
aşırı derecede
terrible
berbat/korkunç
terrible
korkulacak
terrible
{s} çok kötü; berbat: He's got a terrible cough. Çok
terrible
terribly müthiş bir şekilde
İngilizce - İngilizce
terrible
adapted or likely to excite terror, awe, or dread; dreadful; formidable