Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.
- Eve gave Adam the apple of knowledge.
Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
- Why did Adam eat the forbidden fruit?
Say Goddess, what ensu’d when Raphael, / The affable Arch-Angel, had forewarn'd / Adam by dire example to beware / Apostasie,.
Second Adam from above,Reinstate us in thy love.
What splendid names for boys there are! / There's Carol like a rolling car, / And Martin like a flying bird, / And Adam like the Lord's First Word,.
'You must forgive me. You seem to me to be so familiar with — er — thieves and — er — swashbucklers, that I assumed that you were conversant also with thieving cant.'.
Oh, oh, I was the misdirection,” Narlene blurted. “I sort of let my pareo slip off of my shoulder at just the right time.”.
Would you Adam and Eve it, I've only gone an' lost me wallet, ain't I?.
They have beene shut up in prisons and dungeons allowed onely a poore pittance of Adams Ale, and scarce a penny bread a day to support their lives.
And I shall have no power to follow you.
Well, he said, do you know me from Adam?.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.
- Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.
The man shot three birds with a gun.
- Adam bir silahla üç kuşu vurdu.
The guys are sleeping like dogs.
- Adamlar köpekler gibi uyuyorlar.
I saw the old man feed his dog chicken bones.
- Yaşlı adamın köpeğini tavuk kemiği ile beslediğini gördüm.
An old man came up and shook Lincoln's hand.
- Yaşlı bir adam geldi ve Lincoln'la tokalaştı.
Felicja is married to a handsome man called Lazarz.
- Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.
He's considered to be one of the greatest scientists in the world.
- O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir.
There were two people in it, one of her girl students and a young man.
- Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
Tom is a likeable person.
- Tom sempatik bir adam.
The old person died in their room.
- Yaşlı adam odasında öldü.
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
For all his faults, he is a good fellow.
- Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
Fred is a lazy fellow.
- Fred tembel bir adam.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
- Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
Jackson was a rough man.
- Jackson, kaba bir adamdı.
The gunman was Jack Ruby.
- Silahlı adam Jack Ruby idi.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
The young lady has less fruit than the man.
- Genç bayanın adamdan daha az meyvesi var.
The young man helped the old lady load the groceries into her car.
- Genç adam yaşlı kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
- Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
Tom said that, from childhood, he had felt like a girl who had been born in the body of a man.
- Tom, çocukluktan beri, bir adamın vücudunda doğmuş olan bir kız gibi hissettiğini söyledi.
Is she a woman with a beard or a man with a woman's body?
- O sakallı bir kadın mı yoksa kadın vücutlu bir adam mı?
The man returned from his vacation full of beans.
- Adam tatilinden çok enerjik döndü.
Tom said he was mugged by three men.
- Tom, üç adam tarafından gasp edildiğini söyledi.
No abduction had been reported in that town since 1965.
- 1965 yılından bu yana o kasabada hiçbir adam kaçırma olayı bildirilmemişti.
Tom has been acquitted of manslaughter.
- Tom adam öldürmekten berat etti.
Tom was convicted of manslaughter.
- Tom adam öldürmeden mahkum edildi.
Tom seems to be a decent guy.
- Tom iyi bir adam gibi görünüyor.
He's being accused of kidnapping.
- O adam kaçırmakla suçlanıyor.
Sami and Layla were conspiring a kidnapping.
- Sami ve Leyla bir adam kaçırma planlıyorlardı.
Who's your favorite movie villain?
- Filmlerde gözde kötü adamın kim?
The hero became the villain.
- Kahraman kötü adam oldu.
If it snows much tomorrow, let's make a snowman.
- Eğer yarın çok kar yağarsa, bir kardan adam yapalım.
I heard that they found the footprints of an abominable snowman in the Himalayas.
- İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalayalarda bulduklarını duydum.