I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
The leader of the party is a famous scientist.
- Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır.
Many scientists live in this small village.
- Birçok bilim adamı bu küçük köyde yaşıyor.
He is a scholar to the core.
- O, gerçek bir bilim adamıdır.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
He behaves as if he were a famous statesman.
- Sanki o ünlü bir devlet adamı gibi davranıyor.
Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
- Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
- Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
Two men had their arms severed in Taiwan after a tug-of-war accident.
- İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.
The man shot three birds with a gun.
- Adam bir silahla üç kuşu vurdu.
The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.
- Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.
Tom Jackson is considered to be one of the most dangerous men in Australia.
- Tom Jackson Avustralya'daki en tehlikeli adamlardan biri olarak düşünülmektedir.
I know a guy who knows a guy who knows Tom Jackson.
- Tom Jackson'ı tanıyan bir adamı tanıyan bir adam tanıyorum.
I saw the old man feed his dog chicken bones.
- Yaşlı adamın köpeğini tavuk kemiği ile beslediğini gördüm.
The dog growled at the strange man.
- Köpek yabancı adama hırladı.
Felicja is married to a handsome man called Lazarz.
- Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.
The man was handed over to the police.
- Adam polise teslim edildi.
Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
- Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
In the country of the blind, the one-eyed man is king.
- Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
The old person died in their room.
- Yaşlı adam odasında öldü.
Donald Trump is a famous business person.
- Donald Trump ünlü bir iş adamıdır.
Fred is a lazy fellow.
- Fred tembel bir adam.
For all his faults, he is a good fellow.
- Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
The policeman spoke to a man on the street.
- Polis bir adamla sokakta konuştu.
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
I used to dream about being a successful businessman.
- Başarılı bir iş adamı olmanın hayalini kurardım.
He is nothing but a businessman.
- O sadece bir iş adamıdır.
Once upon a time, in a place far away, lived an old man and an old lady.
- Bir zamanlar, uzak bir yerde, yaşlı bir adam ve yaşlı bir bayan yaşardı.
The young lady has less fruit than the man.
- Genç bayanın adamdan daha az meyvesi var.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
Is she a woman with a beard or a man with a woman's body?
- O sakallı bir kadın mı yoksa kadın vücutlu bir adam mı?
It was almost the perfect crime: we arrived at the scene, opened the trunk, killed the man and cleaned up the prints, but we forgot to hide the body.
- Neredeyse kusursuz cinayetti: Biz, olay yerine geldik, bagajı açtık, adamı öldürdük ve izleri temizledik, ama biz cesedi gizlemeyi unuttuk.
The man returned from his vacation full of beans.
- Adam tatilinden çok enerjik döndü.
Tom said he was mugged by three men.
- Tom, üç adam tarafından gasp edildiğini söyledi.
Say Goddess, what ensu’d when Raphael, / The affable Arch-Angel, had forewarn'd / Adam by dire example to beware / Apostasie,.
Second Adam from above,Reinstate us in thy love.
What splendid names for boys there are! / There's Carol like a rolling car, / And Martin like a flying bird, / And Adam like the Lord's First Word,.
Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
- Why did Adam eat the forbidden fruit?
O, Adem'in bir akrabasıdır.
- He is a relative of Adam.