adım teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- step
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- pitch
Tom has perfect pitch.
- Tom'un mükemmel adımı var.
- step, footstep; pace; (vida) pitch
- the clearance between two meshing gears
- step (in walking)
- pace, length of one stride (measure)
- footstep; pace
- tempo
- step (in carrying out a plan)
- tread
- clip
- (Bilgisayar) length of lay
- {i} stepping
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
- footstep
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
Sami followed in his brother's footsteps.
- Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
- pace
They stepped a few paces forward.
- Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.
The traffic crept along at a snail's pace.
- Trafik adım adım ilerledi.
- remove
- pas
- {i} foot
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
Whatever you're doing, starting off on the right foot is essential.
- Ne yaparsan yap,doğru adımla başlamak kaçınılmazdır.
- adım atmak
- step
- adım atmak
- take a step
- adım adım
- step by step
I will accomplish my purpose step by step.
- Amacıma adım adım ulaşacağım.
We went up step by step.
- Biz adım adım tırmandık.
- adım adım
- stepwise
- adım adım
- 1. step by step. 2. completely, all over. 3. a little at a time; slowly
- adım adım gezmek
- to cover thoroughly (in walking)
- adım adım gezmek
- to go and see every part of
- adım adım izlemek
- dog smb.'s steps
- adım atmak
- a) to step b) to take the first step, to begin
- adım atmak
- 1. to take a step. 2. to make progress
- adım atmamak
- not to visit, not to step inside
- adım atmamak
- not to visit
- adım ayarı
- pitch setting
- adım açısı
- angle of pitch, pitch angle
- adım başı
- at every step
- adım başı/başında/başına frequently;
- at frequent intervals; at close intervals
- adım göstergesi
- pitch indicator
- adım işlevi
- step function
- adım sayacı
- pedometer
- adım sayıcı
- step counter
- adım uydurmak
- to be in step (with)
- adım uydurmak
- to fall in with, follow the example (of)
- adi adım
- not in cadence, without keeping step
- uygun adım yürümek
- march
- ilk adım
- initiative
- benim adım
- My name is
- adımlar
- Steps
Retrace your steps and maybe you'll find your keys.
- Adımlarını tekrar izle, belki anahtarlarını bulursun.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- geri adım atma
- pullback
- ilk adım
- first step
The first step is always the hardest.
- İlk adım her zaman en zorudur.
Starting to save is the first step towards a secure retirement.
- Tasarruf etmeye başlamak güvenli emekliliğe doğru ilk adımdır.
- adım atmak
- took a step
- adım atmak
- begin
- adım atmak
- taken a step
- adımlar
- footsteps
Sami followed in his brother's footsteps.
- Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
- ikinci adım
- second step
- sonraki adım
- (Bilgisayar) next step
- topu sürmeden adım atma
- (Spor) traveling
- 2. adım
- second step
- ayak, adım
- foot, step
- benim adım mehmet.
- mehmet my name
- geri adım
- Step back
- adımlar
- feet&inches
- açık adım
- big step, wide step
- bir adım ileri götürmek
- take (it) a step further
- bozuk adım atma
- out of step
- dev adım
- giant stride
- erkeklik erkekliğe adım atmak
- grow into a man
- evime adım atma
- don't darken my door
- geri adım atmak
- step back
- geri adım atmak
- (Hukuk) backed down
- hızlı adım
- quickstep
- iki adım
- two step
- ilk adım
- first step, beginning, initiative
- ilk adım
- 1. first step. 2. beginning, start, first step
- ilk adım
- approach
- ilk adım
- toe-hold
- inatım inat, adım Kel/Hacı Murat
- (Konuşma Dili) He is/was as stubborn as a mule
- kalın adım
- coarse pitch
- koşar adım
- at the double
- koşar adım
- at the double, on the double
- koşar adım gitmek
- double
- paytak adım waddle, waddling
- a waddling gait
- sert adım sesi
- clump
- somut bir adım atmak
- take a concrete step
- tek adım
- single step
- ters adım
- reverse pitch
- uygun adım
- step
- uygun adım yürümek
- keep step with
- uygun adım yürümek
- keep step
- uygun adım yürüyen kimse
- marcher
- uygun adım yürüyüş
- pace
- uyumlu adım
- (Politika, Siyaset) concerted step
- uzun adım
- stride
The new year is coming with long strides.
- Yeni yıl uzun adımlarla geliyor.
- vida adım ölçeri
- screw pitch gauge
- yan adım
- sidestep
- yanlış adım
- a false step
- yanlış adım
- false step
- yanlış adım
- devious step
- yanlış adım atma
- out of step
- yanlış adım atmak
- to put a foot wrong
- üç adım
- (atlama) sports hop, step, and jump
- üç adım atlama
- triple jump
- üç adım atlama
- the triple jump