Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı.
- Tom found that he actually liked working for Mary.
Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.
- Tom says he has actually seen a ghost.
Bunun doğru olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
- Do you actually think that's true?
O aslında doğru değil.
- That's actually not true.
O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır.
- She looks young, but she's actually older than you are.
Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.
- And actually, this project needs everyone.